Hani insanlar konuşa konuşa anlaşırdı ? Neden konuşuyoruz uzun uzun da kısacıkta olsa anlaşamıyoruz. Bir şeyleri eksik ya da yanlış yapıyoruz o belli ! Peki bunca kalabalığın bu doğru diye gösterdiği şey neden yangını söndürmüyor? Ateş gittikçe büyüyor. Yavaş yavaş bizi de sarmaya başladı. Kelimelerin son harfleri uzamaya başladıkça laçkalaştı ilişkiye dair her şey. Güvenmek diye bir şey vardı. Elle tutulurdu bir zamanlar. Şimdi insanlar bile hayal ürünü sanki. Bugün var, yarın uykudan uyanmışçasına yok. Ne kadar basitleşti her şey değil mi? Binlerce şey zorlaşırken hem de.. Ne suyun tadı kaldı damağımızda ne rüzgarın hazzı. Herkes odalarına çekildi. Kapılar kapandı. El elde baş başta gölgemizle oturduk kaldık. Hayal kuramayacak kadar büyüdük artık. El insaf ! Ölüme bu kadar mı yaklaştık? 

Yerde miyim gökte miyim anlamıyorum bazen. Yediğim zeytin mi salatalık mı tadını alamıyorum. Kim olduğumu unutuyorum. Kendimi koltuğa bırakıp başımı yaslayıp tavanı izliyorum. Gülüyorum bazen öyle kendi kendime. Komik çünkü bu bizi sinir krizleriyle dost eden her şey. Neyi paylaşamıyor bu insanlar yarın yaşayacağımız bile meçhulken ? Kimse düşünemiyor mu ölümün tüm öfkeleri pişmanlığa dönüştürüp ömür boyunca bize musallat edeceğini ? Kimse bilmiyor mu aslında bir dünyanın olmadığını?