küçücük bir noktayı çizgisiz bir defterin ortasına koyunca, 

hayat nasıl biraz iyileşiyor.

yine en çok sen haklısın.

''günü bir tohumdan büyütmeli.''


bir sabah çiçek açmış bir ağacı gördüm,

zoraki bir yalnızlık gelip parmağımı ucuna ince bir sızı bıraktı.

benim de bir acelem yok,

yavaş yavaş yok olurum bir yarım ay gibi.


zaten acıların hepsine eski bir sıra arkadaşı gibi tanıdığım,

küçücük bir nokta sadece küçücük bir acının ilacı olabilir.

ben söylemiştim.

ben hayatın 'bu' yanını beceremiyorum,

bu yaşam sadece beni bir yerden bir yere bırakıyor.


hiçbir şey istememiş olmama şaşırmıştın,

bir doğum bile beni bu batakta kıpırdatmaz.

şikayetçiyim sanıyorsun,

insan yarasının şeklini alır, yumuşar.



tekrar, tekrar.

benim iyileşmem için bütün günü bir yaz bahçesine çevirirsin.

ve yaparsın biliyorum

hırsın bir doğuştan verilmiş bir hak gibi senden bile taşar.


beni bir gölge iyileştiremez,

zaten sizin neşeniz elimde avucumda yakışıksız.

hayata tutunuşunuzda aşağılık bir yan var,

bir güneş bile böyle tutunmaz göğe.


bir süt mavisi gibi dokunmadan geçip giderim bugünden ve yarından.

bir fotoğrafta gülümseyen yüz olmaya inancım yok.


durduğum yerde, 

her santimine çoktan aşina olduğum bir boşlukta sendeler dururum.


sen gidersin,

zaman geçer.

sonra adın ve yüzün.

her şey binici kez tekrara düşer.