Kalemlerin çizdiği şekillerin birinde doğdum.
Hiçliğin rahminden çıkar çıkmaz üstüme din, dil, ırk yağdı.
Yaşama lezzet katan en güzel sosun para olması gerektiğini öğrendim.
İster benimle aynı şeklin içinde yaşasın isterse başka şekillerde,
Hepsinin ağzında aynı cümle “ insanımız cahil, biz ne yapalım?”
Sırtımda çanta, cebimde birkaç gün yetecek kadar kusurla yola çıktım.
Taşların altından bulutların üstüne kadar aradım, neredeydi bu cahil insanlar topluluğu?
Asgari ücretliden milyardere, kralından hizmetkarına kadar herkes tanıyordu bu insanları.
Bir zaman sonra aramayı bıraktım. İbrahim’in oğlu olmalıydım.
Ortaya çıkacak bir kurban tüm bu cahil topluluğunu üstenmeli, bir tanım kazandırmalıydı dillerinize.
Kim bilir belki de tanrılardan biri yapamadığımızı yapardı.