Akrebin yelkovanı kovaladığını unutturan

Kavakların o nahif kokularını derinden hissettiren

Güneşi tenimizi yakmadan içimizi ısıtan

O uçsuz bucaksız ovaların olduğu yere gidelim


Yıldızların parıltısı aydınlatsın kirli ruhlarımızı

Ayın geceyi aydınlatma inadından alalım biraz

Yukardan bakalım bir hiç uğruna uğraşan bedenlerimize

Evrenin kusursuzluğuna şahitlik edelim


Zindanların en ateşlisi insanın yüreği olduğunu bilelim

Bütün açılan kapıların sonunda ona ulaşamamak olduğunu duyalım

Tümüyle teslim olup esir düşmek olduğunu öğrenelim

Ruhun bedenden nasıl bıktığını hissedelim

Bütün şehirlerin hep aşk sokağının harabe olduğunu görelim


Geldiğinde o intizar edilen gün

Doğanın bütün güzellikleri serilsin

İçimizde yatan değer yargılarımız irkilsin

Her zaman kendimize yenildiğimiz bilinsin

Bütün bunları yapmaya değmeyecek olan yine sensin.