Bir işçi öldü ikindi vakti, kimse bağırmadı.

Toprak ıslaktı, yağmur üç gün yağdı.

Bir kamyon devrildi, sesi içimi yaktı

Alın teri ücra bir köyde tabutla taşındı.


Bir işçi öldü ikindi vakti, gözlerim kör olsun istedim.

Terden yapışan alnına bir öpücük kondurmak istedim.

Arabaları saydım bir ara, 13'te bıraktım.

Hepsi birbirinin aynısı, herkes birbirinin aynası.


Bir işçi öldü ikindi vakti, ilk yaktığım gönül oldu.

Babaydı, erkekti ve işçiydi.

Sere serpe serilen vişne taneleri yüreğim şimdi, kaybettim masumiyeti.

Dağıldım, döküldüm, yitirildim kendi adıma.

Onun adına "İsmail" koydum, kurban edilişi ilk değildi ne de olsa.


Bir işçi öldü ikindi vakti, haziran ıslak, haziran bulutlu.

Bir tabuta yerleştirilmiş bedeni, memlekete uçtu.

Bir kefen, bir ışık, bir yaratan

Ölümün yoldaşı yok, zammı yok, yaşı yok.


Bir işçi öldü ikindi vakti, kimsenin bilmediği bir yerde,

Kimseyi bilmezdi o da, gurbetle geçmiş zamanın küf kokan odalarında

Öldüğü yerde bir kan gölü toprağın içine sızdı.

Bedenimi yakan bu yağmurlar bu kez işçiyi aldı.



(Kütahya- Domaniç -Çamlıca Köyü baraj inşaatında kamyonun altında kalarak vefat eden İsmail Demircioğlu anısına.)

11 Haziran 2020