evet, çaresizce
çaresizce bu bir yudum havayı solumak hayatta kalmak için
nasıl karanlığıma benzedim sonunda
nasıl o yıldızı söküp aldım gecenin ciğerlerinden fırlatıp kuduz köpeklerin merhametine sunarak
ah zayıf tanrım, ben nasıl sana benzedim sonunda
eskiden kafasını okşatmayan bir kediydim ben azılı suçluların kol gezdiği sokaklarda
nasıl evcil bir hayvana dönüşemedim hâlâ
sen, simsiyah olan her şey
sana uzanışım karanlığın arzusundandı elbet
ve sen anlamadın bunu, yaktın ışıkları sessiz bir odada, odanın ona ihtiyacı olmasa da
ben, pencerelerinizi dağıtan o fırtına
ben, dışarı çıkmanız için sizi sonsuz bir arzuyla sesleyen, ve bana tapmanızı sağlayan yağmurum
ben de parçalanır, elbet ertesi kururum
ne yakıcıdır şimdi ellerin, kim bilir
dokunduğun yerler tabiat ananın yüreğinde bir sancı oluşturur hep
doğa bu sancıyı kabullenir, ve güzelliğine kavuşur, ta ki
gözyaşlarını doğal afetler temsil etmeye başlayıncaya dek
yorgunluğu ve sevinci aynı anda tadar yeryüzü
eskiden bereketiyle ün salan çayırlar sürüsüz şimdi
toprak gülümsüyor halı olduğu için senin uzaklaşmalarına
toprak ağlıyor üzerinden uzaklaşan adımlarına
soneçka
2022-03-08T16:33:16+03:00bağlantıların kopuklaşıp birleşmesi farklı bir hava katmış beğendim.
Kenan Birkan
2022-03-08T13:03:02+03:00Düzyazımsı havanın şiiri daha etkileyici kıldığını düşünüyorum ben. “Ne yakıcıdır şimdi ellerin, kim bilir.
Dokunduğun yerler tabiat ananın yüreğinde bir sancı oluşturur hep. 👌🏼
heduanna
2022-03-08T11:49:37+03:00Bazı yerlerde düz yazı havası olması şiirin bütününde kararsızlık yaratsa da üslubunuz toplu ve güzeldi. Ellerinize sağlık.