aklım kanıyor, aklım kanıyor...

boşlukta süzülen bir korkuluk mu

yoksa korkuluğu içine çeken boşluk muyum?

işitsel zehrim

zemindeki boşluğa doğru

kanayan kulağımdan süveydaya

yolculuğa çıkmış olmalı

günahkar ve kanlı bir yolculuk!

intihar notuma ekleyeceğim son maddeyi unuttum!

"intihar" ne kadar uzun bir kelime, değil mi?

kaçıncı ölüm oyunun bu?

korkuyorum, kendimi bulamıyorum

içime işleyen karanlıklardan mıdır

sönüklüğü gözlerimin?

iç içe geçmiş klonlardan mı ibaretim

her birinin kesiştiği başlangıcın adı ölüm olan!

kargalar beni terk etmiş olmalı

eksilmeyin siyah kuşlarım!

gökkuşağını siyaha hapsedip eksilin

herhangi bir kıyıda olabilirim

ya da bir boşluk

daha da çok boşluk!

neden böyledir bunlar?

boşluğa dalıp

en derinlere kaybolarak

yavaş yavaş boğulduğunu

uzuvlarının eksikliğinden fark edip

yavaşça ölümü bekliyorsun

kendi içinde boğulmak

derinlere batmaktan kötüdür

çünkü kaçabilecek hiçbir yer yok, kayıpsın!

adını bilmediğin

derinliklerde kurtarıcı arayıp duruyor musun hâlâ?

kanların aktığı oldu mu hiç

kafatasının hiçliğinden?

yoksa sen de mi lügatsizsin

beyaz boşluk istisna, beyaz boşluk istisna...

beyaz boşluk istisna!

aklım kanıyor, aklım kanıyor...

iki çift göz beni seyrediyor hissediyorum

son adımlarıyla beraber sendeliyor boşluğa

gözlerinde yaşla kanın birleşimi

dudağında çift dikiş, ellerinde kesik

yüzünde delilik yarası, kanlı kirpikler

nefretle bakıyor irislerime

hiçliğe protesto mudur gözünden akan yaşlar?

yoksa hep kanlı mı bakar müjganın

yüzünün sonsuz derinliğinde kimsesiz bir yara izi

bundandır silüetinin kayıplığı!

gözlerinde kalmamış ışık, içindeki karanlıklardan

senin de aklının kanadığı oluyor mu?

aklım kanıyor, aklım kanıyor...

sol tarafımda iki kesik bilek, yan kesilmiş!

cesedimi kucaklama cesareti göster sayrı karanlık!

rüya içinde rüya!

beyaz boşluk, beyaz boşluk, beyaz boşluk...