Yokluğu dünden tedbirli, varlığı bir başkasına mutluluk...
Her geceyi nefretle anmaktan yorulduğum...
İsimsiz varlığının düzmece sevişinde bir kez daha haktan yana kendimi kavurup yarınlarda kuruduğum...
O, isimsiz... Şimdi ve her gün, her an, her seviş ve her özleyişte onun yanında.
Kalbimi idmansız ateşlerde imansız sevdalara görkemli ölümlerde bırakan, isimsiz...
Hançerin batışı gibi batan güneşlerde gözyaşımı özüm yaşım saydığım...
Yok.
Hiç mi yok diye sorarsan eğer aşk hiç yok.
Bende acısı kaldı bu sevdanın ama o, yok.
Hem zaten başkası için var olan bende mümkün olur muydu? Ah! Oyunlarının hasrete biat eden yaramaz uysallığı isimsiz...
Kaderimin çark töreninde kendimi döndürüp başım gibi sarhoş ettiğim, her baş ağrımda kalbimdeki sızının beynimde yankı bulduğu girdap gülü...
Başkasının kokladığıydı madem, toprağımda yeşereceğine neden inandırdı?
Sevmek beni, hem de çok sevmek, kalbinde beni gün gibi güneş gibi yaşatmak yoktu madem, kalbinin ikramında bir sevda pusulasını neden kalbime mutluluk taşları gibi döşedi ve bir an sadece...
Biliyorum, hayatımın sonuna dek onu görmeyeceğim. Gönlümden başka yerde.
Gözleri, isimsiz varlığının beni hak etmeyiş töreninde hep ona bakacak.
Varlığının her ceddi alay edecek yokluğuyla.
Patlamış mısırlar gibi patlayacak gecede sevda.
Havai fişek gibi rengarenk bir gösterişten korkuya mahal verecek ayrılıklar.
Hep kendimden kopup giderken ben.
İsimsiz, ne yaparsam yapayım umudun cümlesine ve cüssesine mutluluğun; onsuz hep yenildiğim o isimsiz...
Şimdi başka bir sevdanın sevişmelerinde.
Tükendiğim gecelerin umursamaz hecelerinde...
Kalbim, dirisini de ölüsünü de zerk ettiği hasret sularında bir kuru yaprak titreyişi gibi titriyor.
Ölüm döşeğinde.
O isimsiz, bensiz canı yanmazlar köprüsünün mutluluk atlayışlarında, aşka...
Bu gece de yok.
Yarın da yok.
Öteki gün de yok.
Fazlaca biriken yokluğu, namuslu aşkımın katil zanlısı.
Daha da namusluca sevmez aşk, o isimsizi...
Kuşun kanadını keser gibi keser aşk vatanının ihanete bayrağı yarıya indirme törenini.
Bir başkasının kokusuna karışan kokusu, bende ölüm krizantemi.
Koklamam.
İsimsiz...
Yaseminler beni bekler her gecenin karanlığına.
Yok, ismi yok.
Başımın ağrısında paralanan unutulmayışı kalbimde solan güllerin diken biriktirişi aşka.
Soldum, soldum da ben, isimsizin gönlünde koklanmadım aşkta...