Hangi aynada görmek istiyorsun kendini sen onu söyle dedi ona. Her birinde bi yanın var çünkü. Koşullara göre değişir tabi seçtiğin. Dön bi bak bakalım ne alemdesin? Karanlık mı ? Zayıflık mı? İdeal sen mi aynandaki? Bütünleyen mi seni yoksa aynın mı gördüğün? Hepsi sensin hepsi korundan bi parça. Ne görmek istiyorsan aynanda ona meyillendin bu kadar basit. İhtiyacın olanı gördüğün fısıldayacak sana; bazen avaz avaz bağıracak. Yansıman normaline ne kadar uzaksa o kadar şiddetle. Ve ruhuna batan iğneler.. Her neyse bu sadece olası bi senaryo. Dramatize etmeye gerek yok diye düşündü kadın. Hadi güzelliklerden konuşalım. Derin bi sessizlik oldu.. şaka şaka dedi güzel olan çok şey var yaşamda. İçe bakmak ne kadar gerekliyse kendinden sıyrılıp bakmak da o kadar gerekli. Denge işte. Tabiki seçimlerine bakacaksın hangi motivasyonla yürüdüğüne; ki kendine yaklaş. Ve fakat bazen de “duvardaki sinek” gibi olana bitene dışarıdan bakacaksın ki perspektifin değişsin diye tamamladı kadını. Sıkılmış göründü adam. Eskiden; kadınla karşılaşmadan önce çoğu zaman sıkılmış ve düşünceli görünürdü. Sanki sürekli kafasında tetris oynar gibi yerli yerine koymaya çalıştığı bin yapı. Yolunu çizer çizer silerdi geriye bakmaktan alıkoyamazdı kendini; gerisindeki delik deşik uzun yola. Durur düşünürdü şimdi önüme bakma zamanı, şimdi yolumu yeniden inşa etme zamanı. Onca yorgunluğuna rağmen silkelenir doğrulur ufka dikerdi gözlerini. Görmeyi umduğu neydi? Aynasına doğru yol alırken başlardı söylenmeye; tek kişilik gösterisine.. “Hu huu! Islık tutturmuş yürüyorum yoluma. Repertuvarımda epey geniştir ha. Yol ne getirirse dolayıveririm ağzıma bi melodi. Roller coaster gibidir yolum; öyle ya çalkalanmayı seviyor ıslığı çalan da eşlikçiler de. İnsanoğlu işte. Tekdüze ne varsa alışır tadı sasılaşır bi zaman sonra.
Hayat da tam buna göre inşa edilmiş hani. Hatta bazen öyle ki belini doğrultur doğrultmaz hop rahata alışırsın sakın deyip yükler yüklerini heybene. Yükler bi yerde yükleri bırakmayı da öğretir aslında; bi yerde yükleri tercih etmeyi bile belki. Hayat yükler ama sorumluluğu sana verir. Ah insan kolaylıklar! Bazıları atar her şeyi heybesinden salına salına yürür herkes de imrenir onlara. Ama illaki o heybesinden attıklarını toplayan biri vardır peşinde; sorumluluğu artan.
Kuşlar fısıldar özgürlüğü duymak isteyene..” kuşlar fısıldar özgürlüğü duymak isteyene diye yineledi usulca. Sanki tetristeki yapı ilk kez bütünüyle var olmuştu. Ufuk daha parlak göründü gözüne. Bir bir sıyırdı yüklerini. Aynada ne görmek istediğini bilen bi yerden.. Ardına bakmadan.. Yürüdü.. Öylece yürüdü.. Meğer yolmuş güzel olan yönünü çevirdikten sonra diye düşündü ve ıslığı sürdürdü.. İşte, yolda kadınla karşılaştığı o gün, orada, ufka doğru yürürken öylece sessizlik sona erdi; ıslık yerini düete bıraktı.