Ocakta bi' kupa Türk kahvesi var.
Migros poşedini çıkardım.
Sevmem öyle birazları kısmenleri, yakasına yapışır arafından tutarım adamı. Taşaklarına tırnakları kitlemişim gibi hareketsiz kalırsın, savunmasız.
Kaldın da nitekim.
Hesabı geri veremeyeceğin dakikamdan, saniyemden başlayıp sorarım.
Önce deodorantını attım içine.
İstediğim veya istemediğim, sonuçla ilgilenirim dedim sana. Griden iyidir karanlık, uzun süredir de körüm haliyle dibimi düşürmez alacalı renklerin. Zaten sadece sarı ışık severim.
Rahatsız edici biri olduğunu düşünüyorum.
Son uç orada dedin, ayrı uçlara usul usul yürüyelim dedim o zaman. "Arada arkana bakar gibi olursan boynunu kıracağımı bil" dedim, bakma diye değildi. Bunu da yazdım, bakarsın diye değil. Bu işler hep böyledir.
Diş fırçanı içine attım, zaten eskiydi. İyi ki almamışım yenisini, hep ziyansın.
Nasıl soğuktu sesin, el yabancıyla konuşur gibi.
Sadece çıplakken tanıdık geldiysem demek, elini korkak alıştırmayacağın kadar da samimiydik oysa.
Mutfağa gittim. Kahve bir ince kabarmış.
Kaba biri olduğunu düşünüyorum.
En sağdaki dolabı açtım, ilk 3 gelişinde aldığın şarapların şişelerini tıktım poşede. Ağzını iyice bağladım lanetini apartmana da salma diye, kapıya koydum.
Ruhunu, ruhsuzluğunu merdivenleri silen ablaya musallat etme diye çok bekletmeyeceğim çöpü kapıda.
Yalancı biri olduğunu düşünüyorum.
Mutfağa geri döndüm, kahve olmuş. Bir taşım kaynadı mı bitmiştir zaten.
Ne kadar azalmıştın zaten.
Bir taşım kalmışsın bu evde.
Bir Migros poşeti kadar varmışsın.
Sodayı da açtım yanına ama açmasam olurdu, marka karalamadan dava açılmaz umarım ama beypazarı kadarmışsın.
Eksik biri olduğunu düşünüyorum.
Git gide elimi hızlandırıyorum temizlik işinde.
Kapıda çöp bırakmayacağım uzun süre, dedim ya. Zaten geldiğin de yok. Kolay olacak.
Her bir zerresinde şu kısacık vaktin, neresinden tutarsan tut, senden cesurdum.
Ben başladım sana, ben denedim, ben bitirdim seni. Gencim ve canım da yanacak mutlaka, yaktım. Kendi kendime yazmaya bahane yarattım.
Seni kendime hatıra edecek taşağa o güvendiğin erkekliğine rağmen ben sahiptim.
Taşaksız biri olduğunu düşünüyorum.
İzin verdiğim kadar acizdim, çünkü senin aksine elimden tutup yürüyeceğimi bildim. Nereye gidersem bu kıza orayı yuva edeceğim.
Zaman alacak. Ne kadar ihtiyacım varsa o kadar, önemi yok. Sana bile harcadığım vakti kendimden esirgeyecek değilim elbet.
Bir satır fazla yazayım diye hak bile etmediğin vedaya, kahveyi soğutacak değilim elbet.
Veda benim için.
Toplayıverdim her şeyi hızlıca.
Veda da bana ait. Senin aksine, 7.5 dakika ve bir taşıma sığan bir varlık değil bu ufak bedendeki.
Düz dünya misali ucumdan kendim ittim seni.
Uzay boşluğunda şimdi neyi, kimi bulursan ona anlatırsın ıssız adam tribini.