Benim için atılmıştı o kahkaha

Ansızın sıyrılmıştı ağzımın kenarından

Gözyaşlarımı bastırırcasına atlamıştı tren raylarına

Paslanmış ve parçalanmış demirlere bakarken ben

Uzaklardan gelecek bir siren sesi duymayı bekliyorum

Kelimelerle anlatamadığım ne varsa

Boğuyorum kahkahalarımla

Kinimi dipdiri tutuyorum

Binaların ardına gizlenen güneşe rağmen kırmızı gözlerimi aralayamıyorum

Belki de geceydi beni kendine bağlayan

Gürültülerin içinde anlaşılmaya çalıştıkça

Sessizliğe daha çok muhtaç kalıyorum

Aklımın içinde gezinen, cevabını duymak istemediğim o sorularla

Şahidim, yalnızca bana sağırlaşmana

Dudaklarımda belirmekte ince bir tebessüm

Gözlerim kan çanağıyken bile direnmekte

Ağlamaktan değil ağlayamıyorum.

Ayırmadan ellerimi uzattığım karanlıktan

Umursamazlığına bir tek ben mi içerliyorum?

Bakmaktayım eskimiş tren raylarına

Ve kaybolmakta tebessümüm ışık hızıyla

Kendim için bırakıyorum o talihsiz kahkahayı

Sonra etrafımdakiler çeviriyor bakışlarını, bakışsız bir boşluğa

Görünmez olmayı istemekten kendimi alıkoyamıyorum

Kabullenemiyorum var olmayı, yok sayılmışken bunca zaman

Nefes aldığım hava değil, tozlanmış bir kütle sanki

Üflesem yetmez kaldırmaya

Ve çok güçlüyüm ki

Merhametsizliğini yüreğime iliştirebilecek kadar yakın hissediyorum seni

Bilmiyordum,

Adımlarımız aynı genişlikte olmamış hiçbir zaman

Yürüdükçe mesafeler daha da katlanmış

Yakalamak mümkün zannederken artık koşmanın da bir anlamı kalmamış

Kendim için ilan ediyorum vazgeçtiğimi

İnsanlar duyuyor beni, senin sağırlaştırdığın kulaklarınla

Gözlerin bir tek bana odaklanamamakta

Ben,

Görmemek için kapatıyorum gözlerimi

Duyulmak istemediğimden mühürlüyorum dudaklarımı

Ellerim eskisi kadar sımsıkı

Tren geliyor tozlarla, ardından kaldırdığı

Nefes almaya devam ediyorum

Kahkahalarım tiz bir sesle ıssızlaşıyor,

Gözlerim keskin kum tanelerinden yaşarıyor.