Gecenin bir vakti alelade abuk bir şeyden, yine yankılandı geçmiş beklemediğim yerden; seneler öncesine döndüm orda yalnızım şimdi, arkam dönük, önüm yok. Ben şimdi kim olduysam ne kadar iyi, aksime o günlerdeki yapayalnız Alptuğ da bir gram değişmedi biliyorum, ondan sonra gelmediğimi ve aynı anda var olduğumuzu bildiğim gibi.
En başımdan bakıyorum aşağı, şimdimin üzerine düşüyorum, kimse kaldıramaz da hatırlayamaz da artık; çok tanıdık bir ölüm gibi gözlerimin içindeki... Ne kadar değiştiyse de her şey, bambaşka da olsa ağzımızın tadı; o günler, o olanlar hep orada bakar gözlerimden dışarı...
Benim o habire bir şeyler yapmalarım, dört kolla hayata sarılmalarım var ya gıpta edilen, deli bulunan; hayatın yeterince yakınında olsam sarılma gereği duymazdım, bir de böyle düşünün.
Hiç kimsenin yerini tutamayacağı bazı hiç olmamış şeylerin boşluğu var içimde sadece, olmuş sandığım. Ya ben düşeceğim oradan, ya...
O orda benim ihanetlerim var, o orda benim inandığım yalanlar, sahte dostlar, içi boş sevgiler...Ben şimdi çok başarılıyım diyelim, karnım tok, sırtım pek, altımda arabam, süper bir bilgisayarım... yine bir şey eksik diyip duruyorum ya, küstah bir mızmızlanmadan ne yazık ki çok fazlası bu, lütfen kızmayın bana.
Eksiğim işte, en yüce dost da, en sadık sevgili de kapımdan bir ömür ayrılmasa dahi bundan sonra, yine de o günlerin eksiğinde üşüyerek ölecek bir yanım; en iyi insanlar etrafımda, bense onlara bakınca, en kötü insanlarımın ne olmadığını görüyorum hep. En güzel anlarım bile hüzünlü bu yüzden, güzel şeyler daha çok ağlatıyor, bunca zaman neye sahip olmadığımı bilmek belki... Mutlu olayım diye gözümün içine bakıyorsunuz ya, bakmayın, eski beni göreceksiniz, başka bir şey yok çünkü.
Gitsem diyorum hani, olmuyor çünkü oturmuyor, o kadar sarsılmışım ki hak edene veremiyorum ettiği güveni düşün; e onun suçu ne o da haklı, hiçbir şey yapmamış ama ben diken üstü, böyle bir adamla yaşanır mı sen söyle okuyucu.
Gideyazıyorum, alıştığım yalnızlık baki kalsın kimseye de zararım dokunmasın, solacaksam kendi kendime diye ama onu da beceremiyorum; galiba zaten alışık olduğumdan, gün geçtikçe ancak daha azına göğüs gerebiliyorum yalnızlığın, kimse görmeden.
İşte benim küçük gerçeğim de bu.
En çok sana samimiyim okuyucu, incitme beni.