İşte çoğul bir fikir diktiğin burada.

İşte çırpınıp duran şey bu zindeliğim,

Salınması ağaçların sokağında.

Ve bir evde yüzün var hiç bilmediğim.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada.

İkimiz için.

İşte bükemediğin bilek, işte öyleyse öpülecek burada. Sayfayı çevireceksin.

Kitabı kapatacaksın yalan. Beni unutacaksan yapma. Çünkü sonsuz avareliğim şimdi, ikimiz için burada.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada. İşte efkar.

İşte göğsündeki yarıktan seyredişim seni, işte mutlak bir ölüm var aklımda. 

Avizeler kalkmayacakmış bir daha, telefonlar mı sağır ya da ne?

Gözlerime bağır durma.

İşte seni işiten dilim,

İşte seni gören gözlerim ağzında.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada.

İşte taşlar.

Başımda yaşlar kan kırmızı burada. Yer çekimine sarıl bundan böyle, düşmeden gidilecek yer de vardır. 

Burada senden de vardır. Tek, yegane, biricik durma. Çoğal, bölün ve ortaklaş huylarımla.

İşte içilmemiş sigara, boynumda senden kan sesleri.

Ellerinde kırdığın cam, giderek saplanıyor kurda. 

Kurdun dişi aşkı savsaklıyor durma, ulusun biz korkmazken ondan. İşte bir bahar göreceksin, yeni değmiş yağmurla.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada. Burası benim karnımda.

Gördü nasıl da ürkekse karşında, eğilip durdu, dökülüp durdu ardımdan. Aradım seni, aradım seni, aradım seni açma. İşte burada kesilen telefon direkleri. İşte devrildiği yerde ben varım. İşte benim kangren bileklerim. İnadın rengine bürünerek burada, beni sigorta atışlarında göreceksin, sonra kalp atışlarında. Patlayacak her ikisi de aşktan, kan olacak lambalar, dizlerimde duracak yorgunluğu, işte kablolar.

Sökülecek bağrımda.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada. İşte kundak.

İşte fitil ve bebek burada. İşte katiller, işte biz yan yana. Camı asla açamayacağız aramızda. Bir ağacı büyütemeyip durdum, bir canı söndürüp duruyordum burada. İşte bunlar kahreden sevinç sesleri. Sesindi, sevinçliyken nasıl, anlarım asıl bir hikmeti. Öfkeyi göğsüne dikip, bir başı kurşun yapmak burada. Sen ölmesen olmaz mı diyeceksin bana. Olur. İşte toprak işte kazma. İşte kazdıkça çıkan kollarım, işte bir alfabe ağzımda.


İşte çoğul bir fikir diktiğin burada. İşte bomba.

İşte kalemim ve kağıt. İşte bunları yazan kim diye sorma. Artık bit diye yalvaracaksam burada. Yakaracaksam burada semaya. İşte senin paltonu kavrayan bir askılık, beni dışarı atmakta. İşte sana var olan varlık, bana yokluk temelini satmakta. İşte berbat bir uyak, bunu çaresiz bularak bakmak var burada. Tek tük olacağız seninle ben, bizi asla bulamayacak. Adımızı dahi bilemeyecek. Sanma ki seni ele veren fırtına olacağım, işte mahallen, işte komşuların ve kuşlar. İşte yokuşlar ve senin yerine uçmak. Senden önce uçmak var aklımızda.


İşte, çoğul bir fikir diktiğin burada.

İşte,

çıkmıyor aklımdan.