1

ben yürüdükçe bu çağda

  ay peşimden sürüklenirdi

ve tertemizdi gökyüzü

  terli alınlar gibi, toprak gibi.

her yanımdan insanlar

  -çürüyen şeyler-

ölümsüz, ölümlü tarih akıp geçerdi.

ağustosu gördüm

            vaktinden önce "meyva" veren ağacı

çocuklar gördüm

elleri toprağa su gibi berrak dokunuyordu 

emziriyordu aklım, yarım şiirleri ve

                                         bıçak yaralarını.

ben bitmemiş bir sevdanın bütün haliyim.

otururum güneşe karşı

ve güneş bakire kızları izler

sokaklarda bakire kızlar;

lokantalarda, sahillerde erkekleri peşlerinde

güneşi omuzlarında dolaştırırlar.

anlat daha

         bağrındaki -curcunayı-


2

sevginin bir yüzü kapkara

     öbürü şenlik.

üç harfle isimler;

                            şiirler, bin kelimeyle.

gel koynuma,

benden bile habersiz

mor bir tülbentle gel,

                                   dupduru teninle

aklında bin soruyla.

kollarını bana sarmaladığın vakittir bu

içimden yaşamanın geçtiği

ve basit istençlerin büyük neticesidir.

her şey sonunu bulur;

sen sarılınca kulunçlarıma,

          memelerini iyice bastırınca göğsüme.

senin gülümsediğin bir vakittir bu

yüreğimde kemiğin kırıldığı andır

acıya benzeyen

                        ölüme bıkkınlık veren

                                                       vakittir bu.