Ben K'yım. O bildiğin K. Dava'da kafası karışık, sistemin dövdüğü K. İnsanlar da dövdü beni, insanlar hem de çoktular, az kaldı cılız bedenim onların nefes kokularına. Sokak hayvanları vardı geçtiğim yamuk kaldırımlı sokaklarda, hepsine su yetiştiremedim, vicdanım dövdü geceleri beni yastıklarda. Kurumuş ağaçların kavrulmuş dallarından düşen yapraklara bastım, bastığım yerde adımlarım dövdü beni. Hırpalandım yok olunca evdeki sesler, eldeki saçlar, masadaki tabaklar yoktu ve boşluktu, baktım öyle boşluğa, gözlerim dövdü beni. Biten şarkıların esleri, eskiyen giysilerin işe yarama çabaları, aynaları cezbetmeyen çirkin kadınların tenleri, biten çayın soğuttuğu bardakların kiri, kırmızı şarap artığının kadehte bıraktığı o sabahki iz; bekleyiş sonra, bekleyiş dövdü beni. Yerime umutlanacak kimse yoktu, o kendi yerime umutlanışım dövdü beni.
Beni aranıza alın; yaramla, kırık kemiklerimle, sevilmeyecek sessiz huylarımla, alın beni aranıza, beni çok dövdüler. Eğer istemezseniz beni, anlarım. Anlarım da bu anladıklarım döver sonra beni.
Beni aranıza alın, çok dövdüler beni.