Bir kent çığlığı ile başladı tül perdenin mesaisi. Şilteler sersem, kilimler sersem, tüm kırlentler sersem. Aralanan her pencerede bohem zorluklar ve klipsi olmayan bir yanlışlık.


Geri alınan her üçlük atış, tül perdenin kafasına çarpar bir yerde. Geri salınan her güçlü kalış, tül perdenin aksine yansır bir yerde.


Güvenlik kamerası kadar istikrarlı bir şerife takılan onur madalyası, onun “bursera graveolens”i. Cebrik kaç kuzey Neptün emek emek işlesin yayla çorbasını? En masumu gezegen yarılarının; kuzey Neptün. En vazgeçilmezi, en değerlisi, en ulamalısı. Şerife güvenlik kamerası tebriği. En unutulmazı. Alaza kuru bir tebessüm, içinden akanlara yasaktan yapılmış klape.


Korku salmış işlevsiz bir kalibre meleğine. Soluk mavi duvar kağıdına benden turuncu bir guaj, soluk benizli kadınlara benden geniş bir bagaj. Dimağ dur, umut beslen, çiçek toplan, her birine birer öpücük, her biri kanar, durmaz menevişli kırmızı. Ziyadesiyle bir beyhude çırpınışın dördüncü dereceden kuvveti.


Ne uçurumdan vazgeçer ne kafasından.


Rutubet kokulu duvarları kaldı tül perdenin, pervazları pervaneden hallice. Sırf kanatmak için bile kaşıdı kalıcılık sermayesini. Üçüncü plan ama artık son perde.