Onun kadar gaddar olamadığım her an niye benim yüreğimin alı azalıyor?


Beni sırf kalbine sığdırmadı diye, olmayan evimin baş köşesinden kovuyorum onu durmadan. Kollarında sünmüş poşetler... Kırk sefer çalsa kapıyı bir kere açmayacağım. Çünkü ben tam kırk gece ağladım bir duvarın arkasında bir sefer sesimi duymadı. Onu kalbimden kovmanın mümkün olmadığını biliyorum. Onu sessiz ve durgun görebileceğim bir anı yüreğime jilet sürülmüş gibi bekliyorum. Hadi kapat gözlerini. Beni daha da görmezsin. Ama ben seni görmenin düşünü kuruyorum. Adın kabuk ama bir kez olsun altındaki yaraları iyileştiremedin. Hangi yöne bassam ayaklarımı, mutlaka bir yerde sıyırıp attın kendini. Nereye dönsem yüzümü sırtımdaki kamburdun, saklamak istedim seni. Artık anladım ki. Ne acı, anladım artık. Senden kaçış da yok, kurtuluş da. Ben hep iyileşecek sanacağım yaralarım. Sen ne yana baksam kanatacaksın beni. Ben ne zaman bir yanımı kaşısam altından sen çıkacaksın.


Hangi kabuğu kaldırsam altından çıkan da sensin.