sen böyle kendi uzağında sürekli
ama nasıl içine sataşık -baltalar gibi ormanı
nasıl da büyüyor dağarcığına ektiğim kadavra çiçeği
şaşırıp kalamıyorum da değillemesine dirseğinin yumuşak karnımı
ve şaşırtmıyorum değil mi seni
-inandığım saksıdan bir milim dışarı sarkmıyorum
bazen kusturuyor olsa da beni şahsıma münhasırlığım
diyorum Ricoeur'e bunu yapan kadın bana neler yapmasın
o an anlamıyorum fonda neden çalmıyor esir düşen Fransız
neden pikap iğnesiyle gözüne dikilemez gözlerim
bu terminal neden var aramızda
ve ıslaklığınla vaftiz ettiğin parmaklarım şimdi nerede
ellerin nasıl narin ve nadir -hiç sapan kullanmamış kadar
dün neden battı mesela güven veren kayıklar
sahiden bana gücenerek mi öldü tüm balıkçılar
ve çamurlu yollarda yalınayak niçin fotoğraflamıyorsun beni
oysa bu aşk iki metrekarede bile
yaşatır istesek ikimizi.