Her şey yolunda gidiyor diye düşünürken bir gün ağlayarak uyandım. Kabus görmek benim için garip bir şey değil. Küçüklükten beri sürekli kötü adamlardan kaçıyorum rüyalarımda. Fakat bu sefer kaçtığım kişiler annem ve babam. Evden koşarak kaçıyorum. Nereye gittiğimi bilmeden deli gibi koşuyorum. Duvarlara tırmanıyorum, çatıdan çatıya atlıyorum sanki hiç düşmeyecekmişim gibi. Belli bir süre koştuktan sonra annem beni kovalamaktan vazgeçiyor fakat babam beni yakalayıp eve götürmek konusunda çok inatçı. Ben de aynı şekilde o eve gitmemek için çok inatçıyım. Ancak bu yarışı kazanan babam oluyor ve beni kolumdan tutup eve götürüyor. Eve döndüğümde annem bir koltukta oturmuş halıyı izliyor. Ne yüzüme bakıyor ne de bana bir şey diyor, sadece boynunu bükmüş bir şekilde halıyı izliyor. Annemin yanına oturuyorum ve annem kulağıma eğilip “Bu evde zorla durmanı istemem. İstersen gidebilirsin ama neden gitmek istediğini merak ediyorum. Burada mutlu değil misin?” diyor fısıldayarak. Ben de aynı ses tonuyla ona hiçbir yerde mutlu olmadığımı söylüyorum. Bunun üzerine annem, “Buradan kaçıp nereye gidecektin ki? Biriyle mi buluşacaktın?” diyor. Ağlayarak anneme: “Gideceğim hiçbir yer yok. Buluşacağım biri de. Kendimi öldürecektim. Sizin beni o şekilde görmenizi istemedim.” diyorum. Annemin dizlerine başımı yaslıyorum ve hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.