Kıskanırım gözleri kulakları

Ben dışında seni görür ve işitirler

Asırların yalnızlığını bir geceye sığdırdım

Kanımda demledim soğukları

İçimdeki alevler zihnimin tavanında

Kendi gönlümde uyuyakalmışım

Çocukluğumda bir yerde ağlıyorum

Sırtıma ölüme yüklüyordu gündüzler

Siyahlara boyanıyordu saçının altında

Kaybettiğim huzurun şafağı elem

Korkudan lâl olmuş bakışlarım şahit

Evden gitmiş bir kadının hüznü

Zan altında bir haykırış kadar suçlu

Bilge kalemlerin bitkin kağıtları dövüşü

Kahkaha atıp da delirmek neymiş öyle?

Sanırım can gitmeden saliseler önce

Gözlerinin ütülediği havayı giydim

Kırışmış bir düğmenin kenarına

Düğmesi kopmuş adabıma küfrettim

Bir parça toprak yuttum da gülebildim

Güneşin altında saçlarımı boyadım

Gözümün yaşını kaldırımlardan sildim

Bağrım çıktı ağaca düştü de canı yandı

Simsiyah geceden sızılar koştu yardıma

Bir valiz dolusu hatırayı yıktım başıma

Boğulduğumu söylemek sevmenin yarısıydı

Dönmeyi istemek dizimin kanayan yarasıydı