Kalem oynatamadım,

Yanıltmacası çok yazgıma,

Önceleri,

Topraktan karardım hamurunu,

Plastik bir kaleme, çiçek açtırırdı harflerim.

Tanımazdım hüzün hazinesini.

İçimde, düzgün kapanmamış bir musluktan damlardı da acı,

Göl olmazdı.

Kaleme her yeltenişimde,

Yeşil ışıklı, yatay bir lamba ısıtırdı tüm odalarımı.

Her şey tamamdı kendimce.

Fakat, dizilmek için sözler,

Davet isterdi ziyafet sofrasına,

Benimse şekerim olsa unum yoktu, unum olsa şekerim.

Bir fıkradan halliceydi fikrim.

Af çıkarırdım her gün acılara,

Şimdi ise koleksiyon yapıyorum onlardan,

Halbuki israf etmek istiyor bir yanım,

Tek biri kalmasın canımda!

Ölü doğsun kalbimi işgal eden antlaşma.

Çünkü, buraların yerlisi kalbim,

Eski toprak!

Alın teri kattı tüm odalarına.

Aş verdi, ev kurdu tüm sakinlerine,

Yağıyor şimdi üstüme bu ıslanmış kor,

Elimdeki kalemi boğuyor şevke,

Emek emek işliyor kutucukları.

Korkarım ki bilmiyor,

Öğrenmiyor da,

Tek kaydırma yeter!

Yanmak için bu kağıt yazgıya.


Sitare