[̲̅a̲̅][̲̅s̲̅]̧[̲̅k̲̅] ...



Aşk nedir? aşk ne demek? gerçek aşk var mı? ilk aşklar hep sonsuz mu? aşık olunca nasıl anlarız? peki aşık olunca kızlar annelerinin kaderini mi yaşarlar? aşk masallardaki gibi mi?

Arapça kökenden sarmaşık anlamına gelen aşk karışık duygular ve saçmalık yaptıracak hatta intihar yada sevdiğini sonsuza kadar beklemek yada sevdiği için her şeyi göze almak demek .Aşk kelimesinin herkese göre düşüncesi,anlamı,duyguları ve dahası herkes için farklı şeyler barındıran tanımı olmayan karışık duygu karmaşası ve bu duygu karmaşası o kadar karışık ki anlayamıyor insan bir çok aşk tek taraflı bir çok aşk yarım bir çok aşk eksik bir çok aşk yok insanların dünyadaki aşk oranı %7.5 gibi birşey çünkü bize küçükken aşk ın imkansız olduğunu şirin ile Ferhat yada leyla ile mecnun gibi imkansız aşklardan yada pamuk prens yada Rapunzel gibi masallardaki beyaz atlı yakışıklı prens' leri bekleyerek yada hayal ederek öğretildi bizlere. Hiç düşündünüz mü boşanmalar neden aldatma ile daha fazla çünkü ilk evlendiğin kişi sana göre gerçek aşk olur ama aniden o yani gerçek aşkınız olur işte o zaman aşık oluruz .İlk aşk sonsuz oranı en düşük çünkü insanlar ilk duygularını o zaman tadar ve karışık olur anlayamazsın ama illaki çok çok az da olsa ilk aşkı olan vardır.

Aşkı anlayamayız .Aşk masallardaki gibi değil asla .Aşık olunca gerçekten de annelerimizin kaderini mi yaşarız bu bir tabir ama böyle bir şey var.


Peki ben sadece iki günlük tanıdığım bir kişiye aşık olabilir miyim? ben Aras a aşık olmuş olabilir miyim? yada sadece bir hoşlantı mı duyuyorum .Bir türlü Aras'ı unutamamıştım giderken kalbimi 'de esir alıp gitmişti. Yine bir yağmurlu sonbahar sabahına uyanmıştım lavaboya gidip işlerimi halledip hazırlanıp çalışma masamdaki soruşturma dosyasını alıp aynadan son kez kendime bakıp Görkemin odasının önüne gelip kapıyı tıklattım ses gelmeyince odaya girdim her zamanki gibi yine görkem uyanmamıştı çantamı şifonyerin üzerine bırakıp camın mavi perdelerini açtım neşe ile "Günaydııııın"dedim görkem yine isyankar bir şekilde "Oooooff abla sabah sabah ne bu enerji sayın savcım ,ayrıca ben sana bir daha odama girerken topuklu ayakkabılarınla girmeyeceğini söylemiştim "ona dönüp öpücük atıp şifonyerin üzerindeki çantamı alıp kapının önüne gelip görkeme "Tamam efendim başka ne arzu edersiniz .Çıkarken anahtarı almayı unutma ben bu gece belki geç gelebilirim kendine dikkat et " "Tamam abla dikkat et sende kendine" odadan çıkıp portmantodan trençkotumu giyip ,şemsiyemi alıp evden çıkıp asansöre binip garaja gelip Mercedes a 45s beyaz arabama binip adliyeye gitmeden önce emniyete gidip hafta sonu olan soruşturmanın sanıkların ifadesini ve olayda bir gelişme olup olmadığını öğrenmem lazımdı .Emniyete gelip arabamı park edip Murat komiser ile içeri girerken karşılaştım kendisine baş selamı verip Ayça memurun yanına gidip olayın gelişmesini ondan dinledim ardından dosyayı alıp öğleden sonra sanıkları dinleyeceğimi duruşmamım olduğunu söyleyip çıktım .Arabamı adliyeye sürüp otoparka arabamı park edip telefonumun çalınmasıyla arayan kişiyle yüzüme büyük bir gülümseme ile telefonu açtım "Helin nasılsın?"


evet Helin yurtdışına gitmişti fıkransa ya doçent doktora yapmak için gitmişti evet ama yine de konuşuyorduk bizim dostluğumuz bitmeyecekti Helin gittiği gün hava alanında hayatının aşkıyla tanışmıştı valiz karışması yüzünden ve şuan sevgililer ama ben pek güvenmiyordum sevgilisi doruk biraz cins ve onda bir şey olabildiğini hissediyordum bir şekilde o çocuğa güvenmiyordum sabıka kaydında 4 kere kavga ve birini alı koyma vardı fakat alı koyma davası açılmış ve hemen kapanmış ama Helin seviyordu belki aşk böyle bir şeydi kusurları ve geçmişi düşünmemek önemsememek.

-"doruk bana evlenme teklifi etti ayyy"

Helin in sesi ilk defa bu kadar mutlu heyecan verici geliyordu işin tuhafı 4 ay tanıdığın birinle evlenmen onun adına tabiki mutlu olmuştum bir donma geldi Helin bunu söyleyince hemen boğazımı gıcırdatıp

- "Helin sevindim ama daha erken değilmi yolun başındasınız önünüzde çok uzun bir yol varken sence de çok aceleci davranmıyormu sanada işin garip yanı gelmiyor mu sen daha bu çocuğu işini ,kendi hakkında yalanlar söyleyip ayrılı cam diyordun birde ilk başta kendini fakir gösterip birden miras kalıp zengin olması sence de çok acayip değil mi ayrıca bir tek bunlar bana mı acayip geliyor ya sen ayrılacağım beni aldatıyor diyordun hepsi yalan düzen bir hayatken sen nasıl bunu evet dersin Helin düşün iyi düşün defalarca milyonlarca kez düşün yapma bak sonra sen incinirsin . "

-ya ben evleneceğim aşığım diyorum sen ne diyorsun ya farkında mısın ayrıca olabilir endişeleri varmış o yüzden yalan söylemiş ayrıca enin şuan benimle birlikte düğünü düşünmen yada nasıl evlenme teklifi ettiğini sorman gerekirken nası böyle konuşuyorsun ya ayrıca düşündüm defalarca biri beni çok seviyor , kıymet veriyor,değer veriyor,hediyeler alıp, benimle mutlu oluyor ben ona aşık oldum ya biri ilk defa saçımı okşadı ya bu ne demek biliyor musun ya gerçekten biz birbirimizi seviyoruz "

-"Helin bak anlıyorum sen babandan görmediğin sevgiyi , şefkati aşk zannediyorsun ama değil Helin değil o aşk değil kabul et"

-"defne .. yazıklar olsun sana gerçekten sen doruğun dediği gibisin haklı çıktı ... ya tamam babam beni hiç sevmedi şefkat göstermedi ama doruk babam gibi değil "

-"Helin bak çok üzgünüm ama lütfen hata yapma ben seni korumak istiyorum gerçekten başına bir şey gelmemesi için konuşuyorum"

-"ya se beni aptal yerine koyuyorsun defne .. lütfen bir daha beni arama .

-"Helin"

telefonu dinlemeyip kapatmıştı suratıma olayın şokunu atlatıp tekrar aradım ama beni engellemiş gerçekten aşk onun için çok önemli miydi aşk aptal bir duygu .Sinirle adliyeye girdim gözlerim dolmuştu kahretsin hayır hayır ağlamam lazım hayır şimdi değil hayır nefes al nefes al huh tamam şimdi iyiyiz savcı olarak odama gidebilirim .Koridorda yürürken gözüme beyaz gömlekli siyah pantolonlu Aras çarptı bir dakika o Aras mıydı gerçek miydi? ben hala ona şaşkın gözle bakarken o bana gülümseyip göz kırptı şaşkınlıkla konuşamıyordum iyide onun burada ne işi vardı beni görmeye mi gelmişti neden gelmişti yine çok yakışıklıydı neden bu kadar güzel gülüyordu. Onun bu kadar gülmesi suç ama ya bu kadar gülme be adam kalbe zararsın. Boğazımı temizleyip odama doğru yürüdüm çantamın içinden odamın anahtarını alıp açtım içeri girdim derin bir nefes verip çantamı ve trençkotumu asıp masama oturdum gözümün önüne arasın gülüşü geldi birden yüzümde istemsizce tebessüm oluştu acaba hala orada mıydı diye düşündüm ve hızla koltuktan kalkıp üstümü elimle düzeltip boğazımı temizledim kapının yanına gelip kapı kolunu tutum ama hemen durdum neden ona bakmaya çıkacaktım bir şey bulup çıkıp onu da görürüm belki konuşurduk evet bu daha iyi fikir aklıma dün başsavcıya vereceğim rapor geldi hemen masamın sağında olan dosyayı alıp odadan çıktım ve evet ordaydı bana bakıyordu yüzündeki tebessümle bana bakıyordu kahve rengi gözleri ışıltıyla bana bakıyordu . yine istemsizce 32 diş mutluluk ve özlemle bende ona gülümsedim ve ayaklarım beni ona götürdü ayağa kalkıp ;

-iyileşmişsin?

-evet ..nasılsın?

-iyim sen. Nasılsın?

-bende iyim.

-senin bur....

öksürme sesi ile cümlelem yarım kesilmişti arkama baktığımda başsavcıyı gördüm "günaydın başsavcım" oda ban kafa sallayıp "günaydın savcım "diyerek odasına çekildi önüme dönüp arasa bir kafa selamı verip başsavcı Emre yurdaş'ın odasının kapısını çaldım içerden gel sesi ile kapı açıp girdim "başsavcım dün benden istediğiniz rapor buyurun" diyerek masasını ortasına bıraktım "sağ olun savcım bu aralar biraz adliyeyi boşladınız işler kaldı ,davalar birikti özletmeyin kendinizi" evet haklıydı bu aralar olaylar yüzünden davalara ve adliyeye uğrayamıyordum sürekli emniyetteydim "haklısınız savcım bir süre adliyedeyim izninizle ben gidiyim" "tabi savcım" diyerek çıktım odadan Aras yine orada oturmuştu ona da baş selamı verip odama doğru yürüdüm kalemim Ayyüce'yi görünce ondan bir kahve isteyerek odama girdim kapıyı kapatınca derin bir nefes verdim ve masama oturup dosyalara bakmaya başladım aklıma birden acaba hala Aras orada mıydı diye düşünceye dalarken kapı çaldı "Gel " dedikten sonra Ayyüce kahvemi bırakıp "afiyet olsun savcım" deyip çıkacakken "Ayyüce o hala orada mı? " diye sordum gülüp kafa salladı ardından çıktı kahve m'den bir yudum alıp ilk dosyayı okumak için kapağını açtığımda arasın ismini görmemle küçük çaplı bir şok yaşadım. Suçu amire ve üste saygısızlık, Emre itaatsizlik, astına hakaret etmek suçlarından dolayı davası var ben acaba ne yaptı diye düşündüm bir an ama bir şey bulamadım Ayyüce'yi arayıp Aras Avcı'yı odasına çağırtı. 2 dakika sonra kapı çalındı ve Aras içeri bütün heybetiyle girdi oturması için sağ koltuğu elimle gösterdim oturdu yerine derin bir nefes alıp "Evet Aras bey amire ve üste saygısızlık 'mı Emre itaatsizlik 'mi astına hakaret etmek 'mi hangisinden başlamayı düşünürsün "Aras 44 saniye boyunca yüzüme öyle şefkat, özlem ve gurur yada mutlu bir şekilde bana bakıyordu ikimizde birbirimize özlem ile bakıyorduk ve birden soruşturmada olduğum aklıma gelince ciddiye dönüp "Anlatacak mısın?" diye sordum Aras dikleşip

-"oradaki yazılan hiç bir ifadeyi ve suçu kabul etmiyorum sınırlarımı , özelimi aştılar üstelik bile bile"

-"tamam anlat o zaman bende dosyanın ve kuralların ve kanunların gereğini yapayım"

-"görevden döndüğümüzde operasyon komutası bende olduğu için komutana gidip bilgi verip anlattım ama operasyonda yakaladığımız adi pislik herifi ..babamı nasıl ö...öld..öldürdüğünü anlatınca görevim olamayacak şekilde ona saldırdım sonra beni azarlayan binbaşı Ömer demir üstüme gelip babamı ve beni hakaret edici şekilde azarlayınca bende tutamadım kendimi "

-"senin onlara hakaretten dava açma şansın vardı ama sen emre itaatsizlikten maalesef üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar ama savcılıkta kendini savunacak bir şey bulursan yada bir kanıt yada binbaşına gidip özür dile...

-"ne diyorsun ya ben ondan hayatta özür dilemem unut savcı aç dosyayı en azından hapse girerim hiç umurumda değil dünyanın sonu değil yani"

-"Aras bak anlıyorum ama senin burada mesleğin kariyerin bütün hayatın konu alınıyor ama yine de istiyorsan öyle olacak bana anlattıklarını dilekçeye yazıcaksın ben sana avukat arkadaşımı gönderirim sana en hafif cezayı laman için elimden geleni yapıcağım ama duruşma yarın olacak bilgin olsun"

-"tamam dediğin gibi olsun savcı ver dilekçeyi yazayım"

arasa kağıt ve kalem verdim masada yazmaya başladı bende ortaokuldan beli çok yakın arkadaşım olan İrem'i aradım

-alo pınar hanımlar beni arar mıydı

-arardım İrem hanım biraz yoğundum kusura bakama gerçekten nasılsın davalar nasıl gidiyor?

-iyi bende ofisteyim çalışıyorum 1 saat sonra adliyeye geleceğim zaten duruşmam var

-hıh ne güzel ben senden bir şey isteyecektim

-tabi senin isteğin bir emirdir ne demek söyle bakalım

-ya benim bir arkadaşım var asker kendisi fakat birkaç olay yaşanmış acaba sen onun davasına bakamısın diyecektim avukat hanım

-tabi bakarım

-ne güzel o zaman sen adliyeye geldiğinde duruşmadan sonra yanıma bir uğra onunla da konuşulursun

-olur hoş çakal canım

-sende sağ ol tekrardan görüşürüz

telefonu kapatıp arasa döndüm bana hayran hayran bakıyordu gözlerimler yazdığı dilekçeyi gösterdim bitti mi diye o kağıdı bana uzatıp" bitti" dedi "tamam bir işin var mı ?çünkü 1 saat sonra avukatının duruşması var adliyede sonra buraya gelip konuşacak seninle istersen git işine ben seni ararım o geldiğinde

"yok ben sorun olmazsa burada duracağım" "tabi bir şey içer misin?" "bir açık çay alabilirim" kafamı sallayıp Ayyüce'yi arayıp iki açık çay söyleyip kapattım Aras bana hayran hayran bakıyordu hafifçe gülüp bilgisayardaki işlerime baktım aradan 10 dakika geçmişti ki kapı çaldı "gel" deyince kapı açıldı Ayyüce masaya çaylara bıraktı ve gitti çayımı alıp 2 şeker attım karıştırdım Aras boğazını gıcırdatıp muhtemelen bu sessizlikten sıkılmış olmalı ki konuşmak istiyordu şu evrakı bitirip onunla konuşacaktım ama ne konuşacaktım bilgisayarda evrakı bitirip derin bir nefes verdim ve arasa döndüm çayımdan bir yudum alıp bu sessizliği benim bozmam gerekiyordu sanırım ve ilk ben bozdum

-"hastaneden gittikten sonra ne yaptın hiç uğramadın çünkü"

-"haklısın uğrayamadım büyük bir operasyona yan kaçakçılık ve esir tutulan bir köyü kurtarmak zorundaydım ve görevimi yapıp geldim"

-"güzel bende hastaneden 1 ay sonra taburcu oldum ve işimin başındayım"

-"sabah gelirken üzgündün bir şey mi oldu

-"yani ...öfff

-"bana söyleyebilirsin ,güvenebilirsin bir şey demem yüzbaşı avcı

diyerek bana serçe parmağını uzattı ona istemsizce kapılıyordum ve güveniyordum bende sol kolumun serçe parmağını uzattım

-"Helin aslında yurtdışına gitmişti aşık olmuş ..ama aşkı bir sahtekar o aşkı şefkat zannediyor o kadar çok ... birinden sevgi görünce aşk zannediyor ama değil o babası ile sıkıntıları vardı lisede de oldu böyle bir şey tuğra ile sevgililerdi o en ufak sevgide mutlu olan bir ve ondaki baba boşluğu bir erkeğin sevgisine muhtaçlık kadar ve evleniyorlar ben onun mutsuz olmasını istemiyorum "

-"belkide gerçekten ikisi 'de birbirine aşıktır aşık olunca insan ondan öncesini değil sonrasını ilgilenip düşünüyor herkes hata yapar savcı herkes geçmişi yüzünden önüne bakamazlar hep kusur olarak görülürler aşk insanı kör ediyor defne hiç bir şey düşünemiyor bırak hata yapsın herkes hata yapar herkes öyle yada böyle hata yaparak acı çekerek ders çıkararak büyür herkes hatalarını boşluğunu bir şey ile kapatır tıpkı raftaki 17 kitaptan birini çıkarıp 18. kitabı koyarak doldurman gibi "