Bir yüzüne ağır geldin aşkın
Kainatı bir kızıllığa gark etmeden bırakamazdım
Doğrult göğsünü şu bahara
Tüm münevverliğimden sıyrılıp
Yine entelektüel bakışlar üreteyim
Gece aynı gece
Sarın kan yürümüş yüzlerine
Diyebilir misin ki
O ölmeden önce ölmeyi tattı?
Saçlarımı orta yerinden ayırıp
Aşk bu aksak adım yürüyerek
De ki o kainatı ne çok hırpalardı.
Dudaklarımın en kanlı örüntüsü
Yazgı demekmiş boyuna
Belkısın mizacına imrenmekse eğer
Bak bu Süleyman sancağıdır
Onu ben bir divit gibi dimdik tutarım.
Hayat elbette çok şey öğretir canım
Bilinen her yalnızlıkta bilirim bir yanlışlık
mutlaka vardır.
O ölmeden önce ölümü tattı dedirt
Bırak elinde tuttuğun zarı.
Zar ne gelirse gelsin bu vakit
Yaşamak vaktidir
Ağır gelmezse sanrıların yükü.
Aşkı kainata katık ettiler
Bense benden öyle gümrah.