Ertesi gün Serap beni aradı ve heyecanla Edip ile konuşmalarını anlattı. Her şeyi tatlıya bağlamışlardı. Bu beni çok mutlu etti. Serap her şeyi Edip'e anlatmıştı ve Edip de onu anlamıştı.

Serap her şeyi zamanın akışına bırakmanın doğru olduğunu, bu durumun en çok Serap için önemli bir geçiş olduğunun farkındaydı. Hiç acelesi yoktu. İlişkilerinin sağlıklı yürümesi ve bu geçiş sürecinin üstesinden gelmek için emek vereceklerdi. Serap mutluydu, sesinden bu mutluluğu hissediyordum. Ben de mutluydum elbetteki iki arkadaşım için. Sadece Edip'e biraz kırgındım beni bu durumun dışında bıraktığı için. Serap öyle değildi, Edip ile ilgili iyi ve kötü olayları anlatıp benden fikir almak istiyordu ya da sadece anlatıyordu. Ama Edip kabuğuna çekilip kalıyordu. Umarım çok mutlu olurlar, olacaklarını tüm kalbimle hissediyorum...


Üç gün sonra ufak tefek değişiklikler sonrasında dergideki her şeyi hazırlayan Mahir basıma verdi.


İçimde yoğrulan büyük bir heyecan var. İlk defa bir adım atarken desteklendiğimi hissediyorum. İlk defa tutkularımın peşinden gitmem gerektiğini anlıyorum. Edip, Mahir, Serap, Deniz benim için ayrı ayrı çok kıymetliler. Ve bu yaptığımız şey benim için çok, çok önemli.

Artık zamana yenik düşüp robotlaşmış bedenlerimizi harcayan bu sistemde bir başkaldırıydı kendin olabilme ve kendin kalabilme cesaretini göstermek. Bir yüreğinin olduğunu ve bunu sanatla göstereceğini bilmek. Düşüncelerini ve duygularını özgürce aktarabilmek ne güzel şey...


Geçen üç günden sonra, işten çıkmak üzereydim. O sırada Mahir'den mesaj geldi.


"Herkes akşam bana gelsin."

İçimdeki meraktan, hemen onun evine gittim. Kapıyı çaldım çaldım ama açmadı. Sonra Deniz geldi "N'apıyorsun kapının önünde öyle?"

"Bekliyorum evde yok galiba."

"Dur arayalım."

Bir baktık ki elinde poşetlerle merdiveni çıkıyor, bakkala gitmiştir herhalde.

Deniz "Şu asansörden çıkmaya bir alışamadın." dedi.

"Bilmiyor musun? Korkuyorum. Hatta düşün ki senden daha çok korktuğum bir şey olabilir. "

Hepimiz birden gülmeye başladık.

"Hadi geçin çabuk çabuk. Diğerleri nerede?"

"Bilmiyorum, gelirler ya."

"Bira aldım içer misiniz?"

"Ben içerim vallahi, Deniz'e de ver bir tane."

"Eee hadi!"

"Ne hadi bizimkiler gelecek öyle."

O sırada kapı çalıyordu ve kapıyı açmak için kapıya doğru ilerliyordu Mahir.

Kapıyı açtığında Serap ve Edip el ele içeri girmişlerdi.

Mahir "Vay çifte sevinç oldu." deyip Edip'in omzuna iki kere okşar gibi dokundu.

Serap biraz utanarak gözlerimizden kaçsa da yanaklarının kırmızılığı bu kaçışa izin vermiyordu...


Mahir hemen onlara da içecek bir şeyler istedi. Bakkalın oğlu Ramazan hemen içkileri getirdi. Mahir parayı verirken gülümseyerek "Yazıyor musun bir şeyler Ramazan?"

"Evet abi yazıyorum ara ara, derslerden fırsat buldukça."

"Sen yazıyor musun abi? İznin olursa yazdıklarından okuyabilirim, geçen bakkala bıraktığın o öykü çok güzeldi."

"Yazıyorum elbette bundan sonra bu dergiden bakabilirsin artık. Bu senin Ramazan."

"Bakacağım abi çok teşekkür ederim." deyip gitti.

"Eee hadi Ramazan'a verdin dergiyi, artık bizde görelim."

Elindeki ikinci dergiyi masaya koydu "İşte bu!" deyip gülümsedi sanki hayatta en çok istediği şeymiş gibi.

Heyecanla inceledik.

"Hadi bardakları getirin, nice güzel emeklerimizi beraber paylaşmaya."

Hep birlikte,

"Nice güzel emeklerimizi beraber paylaşmaya!"



Bir gün sonra Edip geldi. Uzun uzun sohbetler ettik... Serap'la aralarındaki durumdan bahsetti ve bana bakıp "Bana gücenme olur mu? Seninle çok paylaşmak istedim fakat belli bir şey yoktu onun için hemen bahsetmek istemedim. En son yaşadıklarım kafamı karıştırmıştı, kendimi toparlayamamıştım. Serap seninle konuşmuş sanırım, benim haberim sonradan oldu. Bana gücenme sakın Sonay olur mu? Sen benim dostumsun."

"Sorun değil canım, anlıyorum seni. İlk başta biraz kırılmıştım içine kapanıp benimle paylaşmadığın için ama senin için karmaşık olan şeyler vardı. Şu an hiçbir kırgınlığım yok."

"Böyle düşünmene çok sevindim Sonay."

"Serap'ı da çağıralım mı?"

"Olur."

Serap geldi ve oturduk, güldük, eğlendik. Dergiden, gelen yorumlardan bahsettik.

Sonra kalktılar birlikte, kapıdan ikisini yolculadım.

"Görüşürüz canım her şey için teşekkür ederiz."

"Ne demek canım, her zaman."



Günler hızla geçerken bir ay süreçte çok değerli yorumlar aldık. Eksik yanlarımızı telafi etmek için bir sonraki sayı için emek verdik... Ve daha da güzel şeyler oldu, aramıza Ramazan ve diğer arkadaşlar katıldı. İçimde bir yolda birlikte yürümenin sevinci var... Daha gidecek çok yolumuz var.


SON.