Bak! 

Bu köprü gibi omuzların sarsılmaması

Sütun gibi boynun eğilmemesi

Çizgi gibi yüzün buruşmaması

Yumuşak demirim tuzlu suya çarptı diye çıkan pastandır

Pas ki içime göstermez, kiriş gibi eklemlerimi devindirmez

Gözüm görmez, kılım kıpırdamaz

İstese de yapamaz

Bak ki anla bu pası


Bak.

Bu boğulganlık dolu yutkunmaların sonsuzluğu

Kir dolu soluklanmaların yutturduğu

O zift ve katran dolu dumanın soluttuğu

Yumuşak demirim tuzlu suya çarptı diye çıkan pastandır

Pas ki sesimi yaymaz, gür saçlarımı dalgalandırmaz

Ağzım bıçak açmaz, gövdem göz açmaz

İstese de yapamaz

Bak ki anla bu pası


Bak,

Şarkılar bittiğinde eğlencenin sonu

Gözler bitiştiğinde sözün sonu

Uzlar gidildiğinde yolun sonu

Ne başlarsa onun sonu.

Bu ikilik, bildiğimiz bütün dansların sonu

Yumuşak demirim tuzlu suya çarptı diye çıkan pastandır

Pas ki kollarımı zıhlamaz, ellerimi zincirlemez

İstese de yapamaz

Bütün defterlerimin bütün sayfaları özgürlük diye inler de durur

Bak ki anla bu pası


Bak...

Bu yağmur yağmayı kesince bil ki yağacak kar

Bilinen ve söylenen bütün dileklerin sonuymuş gibi bir ayaz

Açlığı açlığı kaçıracak kavurucu yalaz

Yumuşak demirim tuzlu suya çarptı diye çıkan pastandır

Bu köprü gibi omuzların sarsılmaması 

Sütun gibi boynun eğilmemesi 

Çizgi gibi yüzün buruşmaması

Yumuşak demirim tuzlu suya çarptı diye çıkan pastandır

Baktığın bu arık kas yığını, geçmişte kaldı diye çıkan destandır