Gerçeğin merhametsiz duvarlarına çarptıkça anlıyorsun büyüdüğünü,
Sabahı zor ettiğin her gece ruhuna inen darbelerde.
Ve her yeni gün bir çizgi dolduruyor aynadaki artık tanımadığın yüzü.
Bomboş bakışların sana kim olduğunu anlatamıyor,
Harladığın hayatının çözemiyorsun düğümünü
Ve ruhun tüm yaşanmışlıklarıyla ağır geliyor çiğ ruhlara.
Sonra bir gece kalkıp su içmeyi çok görecek kadar sevmiyorsun kendini.
Rüzgarın tınısı farklı geliyor kulağına, baktığında acıyorsun aynadakine.
Yolda başını omzuna koyacak birinin olmayışı bavulunun ne kadar dolu olduğunu önemsiz kılıyor.
Seçerek gelmediğin bu hayatın iplerini tutmaya çalışırken yorgun düşebilirsin aniden
Her gece sırtını boşluğa dönememenin korkusu bu yüzden.
Düşleri cehennem olan küçük çocuk öldüğünde tanıyabilirsin aynadakini
Elindeki kalem karayken hayallerinin renkli olması neye yarar ki?