Nasipsiz
Bir bebek çıngırağı
Çınlıyor körfezin üstünde
Bir martı çığırıyor
Yeni yetme bir köprünün üstünde
Bir adam asıyor kendini usulca
Yumuşak adımlar
Duyulmuyor gecenin ardında
Yetim kalmış ayakkabılar
Sessizlik büyüyor bugün
Bir matem sarmış doğuyu
Kıskacında büyütüyor koca İstanbul’u
Bir şehir, kimsesiz kalmış bugün
Ahşap bir verandada
Soğumuş bir çay
Unutulmuş bir valiz
Kimsesiz kalmış bir avluda
Taşta yalnızlıkların gölgesi kalmış
İleride yürek dağlayan bir keman
Ayakları çıplak kalmış çocuk hüznü
Bir bahar,
Serin esintili akşamıyla
Boş kalan gönlümü taşıdı uzaklara
Dağların ardında
Yol dağladı içimi.
Bitmeyen hasretiyle kanadı yaralarım
Sonu gelmeyen bir acı, sonu gelmeyen bir hüzün
Kestirip attı uykularımı
Ruhum sisli bir yerleşim merkezinde
Zaman denilen o siyah kutuda
Müebbette şimdi.
Büşra Ayülkü