Kız yatağında uzanarak tavanı seyrediyordu. Geceleri, kendini en rahat hissettiği zaman dilimiydi. Etraf sessiz oluyordu. Gözlerini ve başını ağrıtan ışıklar kapalı oluyordu.


Ama en önemlisi, Karaltı -nedendir bilinmez- tam bu gece saatlerinde onu yalnız bırakıyordu.


Aslına bakacak olursanız genç kız Karaltı'dan rahatsız falan değildi. Yapısı ve kişiliği gereği kendini ilgilendiren konuları on dakikadan fazla kafaya takamaz, soruna alışır ve onunla yaşamayı öğrenirdi. Fakat bugün olan şeyden sonra, kapkara varlığın konuşmaya başladığını öğrendikten sonra bir süre yalnız kalmak çok iyi hissettirmişti. Sanki hafiflemiş gibiydi. Ya da daha iyi bir benzetmeyle; biri tarafından tutulup hareket ettirilen uzuvları azat edilmiş gibiydi.


Derin bir nefes vererek gözünün önüne gelen saçlarını itti. Tam uyumak için gözlerini kapayacaktı ki bir şey onu durdurdu.


Uyumayacak mısın?


Kız dondu. Bir süre hareket edemedi. Tamam, umursamaz olduğu için sadece onun görebildiği bir varlığı kabullenmişti, konuşmasını da sindirebilmişti ama huzur bulduğu tek vakitte onun sesini duymak, bedenindeki garip çekilmeyi hissetmek genci ağlatacak kıvama getirmişti.


''Niye bu saatte geldin?'' diye sordu fısıltıyla.


Fısıldamana gerek yok. İçinden geçirsen de olur. Evet, bana ettiğin ağır küfürleri okuyabiliyorum ama bir anlam ifade etmiyorlar. Aile kavramına sahip değilim.


Kız "Uyumak istiyorum, beni rahat bırak." diye geçirdi içinden. Aldığı karşılık ise büyük bir sessizlik oldu.