Hissettiğinden daha yakında her şey, gördüklerinden daha anlamlı. "Karanlık yoktur, ışığın yokluğu vardır." der ya o akıllı aptal, hayatımda mutsuzluk olmamış hiçbir zaman. Tüm karanlığım, senin ışığından mahrum kaldığım zindanmış. Yalancı çıktı bu gece çok inandığım filozoflar. "Mutluluğun özü" sende saklıymış...


"İnsan insanın kurdudur." demişler. Her şey bitip karanlığa gömüldüğümde, kendimi kemirmemden anlıyorum ki insan kendinin kurdudur sahi. Kafamda beni yiyip bitiren onlarca soru var. Asla cevaplayamıyorum hiçbirini. Sağım solum kan revan bir kenara dursun, bu sorular kadar canımı yakan yok dünyada...


Yıllardır hayalini kurduğum bir sabah var. En güzel sabah. Zifiri karanlıktan çıktığın o en güzel sabah. Her yanımda parlayan güneşin ışınları. Tüm odamı aydınlatan gökyüzü. Sanki tüm evren odamın her yerini kaplamış. Tüm karanlığından arınmış, yıldızlarıyla beni aydınlatıyor. O en güzel sabah, hiçbir şeyin mahrumiyetinin olmadığı. Öyle güzel bir sabah...


Bu hayata bir saç telinden bağlıyım. Tüm halatlardan, zincirlerden kuvvetli bir saç teli. "Eksiksiz adandığım", nahif olduğu kadar güçlü olan bir bağ. Şimdi bu bağın tüm aydınlığı yaratan o güzel ruhu sarıp sarmalayıp yeniden evrene karanlığı getirmeyeceğinden nasıl emin olacağız? Belli ki olamayacağız...