yüzü geçmişti şairin geceden

rüzgar efil efil gürlüyordu

ince bir hüzün süzülüyordu

hissetmek katilceydi

düşünmek ise keskin uçlu bir mızrap



hava duruldu bir an

sessizlik içinde sessizlik

çığlık içinde çığlık

duyuldu an be an yalnızlık

hissedildi duvardaki yüzsüzlük



siyah, kara, mecburiyet ve çaresizlik

katran karasi nefesler 


yine başladı her gün ki gibi bizimkisi

tutturdu narayı ayırdı esmer geceyi ikiye

sağa attı bir parçayı leş köpeklerine

sola attı bir parçayı doymak bilmeyene



ruhu sıkışmış idi dört duvar arasında

bir kahpelik seziyordu sakinlikten

sanki azılı bir düşmandı savaştığı

sanki yıllardır onu bekleyen celladı


Heyhat! durdurmayın köpürmüş adamı

bırakın saplasın bıçağı,yosma geceye

ayırıversin duraklı geceyi ortadan ikiye

aksın gökyüzüne doğru gecenin kanı


beyaz, bembeyaz,mai ve turkuaz

sütten çıkmış nefesler