Katip.

Efendim?

Hiç düşündün mü?

Çok.

Bir yararı yok değil mi?

Şimdiye kadar yok.

Bundan sonra olur mu yani?

Ne bileyim efendim. Bence olmaz ama...

Ama?

Ama ya olursa?

Ya olursalarla yaşanır mı lan katip?

Daha azına yaşayanlar var. Siz neyini beğenmediniz?

Fazlasını gördüm katip.

Nasıl gördünüz?

Uzaktan. Ama böyle çooook uzaktan.

Nasıldı?

Uzaktı katip çok uzaktı.

Bir gün yakın olur mu dersiniz?

Bilmem katip yaşıyorum işte.

Yeter mi acaba?

Bilmem.

Ben kendi kendime konuşuyordum aslında.

Hah, sen de başla tam olsun zaten.

Benim neyim eksik?

Fazlan var, onu diyorum.

Sizi de çekerim ya bir yerlere.

İşe bak ya, fazlalık da olduk.

Demek siz olmak böyle bir şey.

Beğendin mi katip? Satayım sana.

Boğazımdaki yumru geçince alıp almamayı düşünürüm efendim.

Eee, ben olmak kolay değil öyle.

Hiç geçmiyor mu bu?

Ağlamayı unuttum katip. Uzun zaman oldu unutalı.

Neden unuttunuz?

Galiba küçükken çok işe yaramadı. Ben de kenarda kalan bir oyuncak misali unuttum onu. Kim bilir belki de annem çöpe atmıştır ortalık yerde kalmasına sinirlenip.

Annelerin var öyle huyları.

Haksız da değilmiş ama haklı da değil hani.

Anneyi anne olarak değil de insan olarak alsak?

O zaman olmaz ki. Anlarız o zaman. Nereye kalır annelik?

Bütün bu insan olayları kendi içlerinde çok karmaşık efendim.

Öyledir.

Siz olmasanız kaybolurdum kesin.

Gel kaybolalım katip. Kim demişti onu, "Bir şehri tanımak için içinde kaybolmak lazım."

Kim demiş bilmiyorum ama sıkıntılı sözler. Aman cüzdanı, telefonu çaldırmayalım sonra?

O da doğru. İşin yoksa devlet daireleri ile uğraş dur sonra.


Efendim?

Evet?

Bulabildiniz mi?

Neyi?

Kapanışı?

Yok düşünüyorum hala.

Keşke düşünmeseniz.

Keşke katip keşke. Bak şu ışıklara katip. Her biri bir şeyler için yanıyor. Her birinin arasında çok amaçsız hissetmiyor musun sen de?

Öyle parlayamıyoruz diye ışığımız yok değil efendim.

Bizim ışığımız kendimize zor yetiyor katip.

Önümüzü görelim yeter efendim.

Çok karanlık katip.

Artık karanlıktan korkmak için büyüdünüz efendim.

Korkmuyorum. Ben karanlıktan korkmamaktan korkuyorum. Karanlığa alışmaktan korkuyorum. Bu yumruyla kör karanlıkta kalakalmaktan korkuyorum katip.

Yorulmuşsunuz efendim dinlenin biraz.

Dinlenmek yetmiyor katip. Galiba benim bu karanlıklara dalmam lazım.

Onu nereden çıkardınız?

Başka yol çıkartamadım katip.

Çıkarız elbet efendim bir gün.

Bir gün katip, bir gün elbet.

Umutsuzluk size yakışmıyor efendim.

Lafı uzatma katip. Kapanış arıyorum.

Bulabildiniz mi efendim?

Arıyorum katip. Hala arıyorum.

Efendim anahtarını kaybeden dervişin hikayesini duymuş muydunuz?

Duydum katip.

O zaman biliyorsunuz.

Evet "neyi" değil "nerede" aradığım.