Katip

Efendim?

San bir şey söylemem lazım.

Böyle ayak üstü mü?

İsterse ayak ayak üstü olsun katip ne fark eder?

Bilmem etmez herhalde değil mi?

Etmez katipçiğim etmez.

-çiğim mi? İyi misiniz?

Sence?

Hayır ama sormaktan zarar mı gelir ki?

Gelir. İnsana iyi diye bir şey olduğu hatırlatılır mı katip?

Evet, özellikle iyi olmayana hem de. İyi olmayan iyinin varlığını hatırlamazsa nasıl gidebilir iyiye?

Belki gidemez.

Belki gider.

Belkilerle yaşanmaz dememiş miydik?

Demiş miydik?

Senin hafızan da benden hallice tabi.

E tabii. Neyse bir şey söylemeniz lazımdı sanki?

Söylemedim mi?

Söylediniz mi?

Çok şey söyledim.

Peki söylemek istediğiniz o şey miydi?

Emin olamıyorum.

Neyden?

Söylemek istediğim bir şey mi vardı yoksa sadece bir şeyler mi söylemek istiyordum.

Zaten -ciğimlerden belliydi.

Ne?

Haleti ruhiyeniz.

Ben bilmiyorum haleti ruhiyemi. Nasılmış?

Bilinmez.

Saçma.

Her şey öyle.


Heyecanlıyım gibi sanki.

Sanki?

İçimdeki kıpırtıya anlam veremiyorum.

Belki haklısınızdır. Heyecan olma ihtimali var bunun sahiden.

Sahiden sahi mi?

Sahi sahi. Yalnız sakin olmanız gerek.

Neden?

Heyecan hata yaptırır.

He sakin olduğumuzda hiç hata yapmadık yani bugüne kadar.

O anların ne kadarı aklınızda şimdi.

Düşündükçe gelir sanırsam.

İşte şimdi yapacağınız hatalar düşünmeyince gelir.

Neden korkutuyorsun beni?

Gerekliliğim.

O ne demek.

Ben sizsem ve siz de benseniz eğer yaşanacak her şeyi yaşama ihtimalim var demektir. Benim gerekliliğim kendimi dolayısıyla sizi korumaya almak.

Seni hiç sevmiyorum.

Ben sevilmek için var olmadım zaten efendim sorun yok.

Sen var mısın?

Sizin istediğiniz kadar.

Şimdi bu dediğinin doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz değil mi?

Biliyor muyuz? Bizler biz farkında olmadan kendini koruyan varlıklarız. Sokakta yürürken başımızı öne eğeriz bir şey görmemek için, evde tek başımıza bile ses çıkarmayız ki hayat yaşadığımızı fark etmesin.

Ederse ne olur?

Yaşamak zorunda kalırız.

Yaşayalım.

Ya yaşayamazsak?

Ya yaşarsak?

Görüyor musunuz diyaloglar yuvarlakmış. Belkilere geri döndük.

Şakanın sırası mı katip?

Gülmezsek eğer...

Yaşadığımızı anlayamayız diyecektin değil mi?

Sanırsam.

Yaşamak istiyoruz galiba katip.

Evet ancak korkuyoruz.

Katip galiba ben bu korkuyu da seviyorum.

Korku sevilir mi?

Bunu seviyorum çünkü elimi kolumu bağlamıyor. Bunu seviyorum çünkü onu aşmam için bana heyecan da veriyor.


Efendim.

Evet katip?

Bana neden geldiniz?

Gelmek istedim.

Ama neden? Karşı olacağımı biliyordunuz.

Belki bunun sonunda sana veda ederim diye.

Edemezsiniz.

Ya edersem.

Komik ancak olmaz. Belki başka bir yere giderim ya da bir sandıkta yüzyıllar sonra yeniden keşfedilmek için bekler dururum ancak gitmem. Hele siz bu korkuyu yendikten sonra, sevince değil de hüzne düşerseniz... Ben yine burada olacağım.

Öncelikle kendini Alaaddin'in cini ile özdeşleştirmeni sevmedim, fazlasıyla saçma...

Sonrasıyla?

Sonra... şey... biliyorum. Yani biliyordum. Hep bildim gitmeyeceğini. Biliyorum...

Siz bildiğiniz şeyleri sevmezsiniz.

Sevmem.

Baksanıza konuşamadınız.

Ne önemi var katip. Ben bir şekilde bir şeyler yapacağım ve sonunda bir şeyler olacak.

Olacaklar sizi değiştirmesin.

Korkma katip. İyiye giderse iyi olacağım, kötüye giderse sen hep burada olacaksın. Değil mi?

Olacağım efendim. Peki ne zaman çıkacaksınız bu harbe?

Harp?

Tamam, peki. Çatışmaya.

Neden bunun bir mücadele olacağını var sayıyorsun ki?

Mücadele etmeden iyi mi olurmuş?

Etmeliyim değil mi?

Etmelisiniz.

Sağ ol be katip galiba.

Galiba mı? Hehe.

Galiba. Hem burada olacağın için hem olmayacağın için. Hem de... bana bunun üzerine git dediğin için.

Pek gönüllü değildim ama...

Olsun sonunda mücadele et dedin ya.

Dedim ya.

Pişman olma şimdi.

Olsam kaç yazar. Çıkacaksınız farklı bir kapıdan.

Farklı kapılar da varmış ya katip, denemek lazımmış.

Umarım kapılar da yuvarlak değildir de sizi buraya geri getirmezler.

İstemiyor musun beni burada tekrar?

Gidenle gelenin aynı olmayacağını biliyorum. Ne zaman gelirse gelsin. İster geç ister erken.

Hep değişiriz katip.

Ama bu beni de değiştirir.

Belki değiştirmez. Seni burada bırakıyorum sonuçta.

Giden değişir de kalan aynı mı kalır sanki? Hiçbir şey değiştirmese gelen değiştirir.

Değişim şart katip. Değişmezsek ne yaparız?

En son değiştiğinizde neler olmuştu?

Ne gereği var şimdi o anları hatırlatmanın?

Geçmiş hep orada bir anı uzaklıkta.

Yeterince uzak. Kalsın orada.