İlk aldığımız nefesten itibaren bir kavga mevzusu var. Etnik kökenlerimizle, dinimizle, rengimizle ve kalbimizle. Neysek öyle yansıyoruz karşıdakine. Fakat son zamanlarda bu kavga, gürültü içimizden gelir oldu. Kendine küsmüş bedenlerden ibaret ruhumuz. Hayatla kavgası olanın gözü aydın olmazmış meğer. Edilen büyük sözler, lokma lokma dizilmiş boğazımızda. Büyük sözlerin ve büyük insanların gölgesinde ezilmişiz. Enkaz altında kalmış binaları onarmaya çalışıyoruz ve başında temelleri sağlam atmadığımız için pişmanlık içindeyiz. Belki de bizim kavgamız o temelleri başından beri atmayan kendimizledir kim bilir? Ettiğimizi buluyoruz sanırım. Yaşamak denen filmi hem çekiyor hem de izliyoruz. Sonunda veda edeceğimizi bile bile yaşıyoruz. Bu da bizim özelliğimiz. "Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an… Bozmadım." demiş şair. Bir mum misali öylesine sönecek nefeslerimiz, ne kadar da yaşamak heveslisi.