Ayaklarım artık bedenimi taşımıyor, ayağımdaki gençliğimden kalma postallar ağır geliyordu. Sırt ağrılarımdan dolayı artık uykumu alamıyordum. Hatta reflekslerim çok zayıfladığı için doktor artık araba kullanamazsın demişti. Ben de bu yüzden o çok sevdiğim 1965 model arabamı sattım. Arabamı satınca rahatlamıştım o da benim gibi eski olduğu olduğu için sürekli sorun çıkarıyordu. Meğer onu satınca anılarımı da satmışım. Benim içimde sürekli bir gitme duygusu vardı gençliğimde, kimine göre gitme değil kaçma duygusuydu bu. Patronum ve beni seven herkes bana kaçak yazar derdi. Aslında mimardım yazarlık benim için bir hobiydi ya da hobi olarak kalmasını istediğim bir arzu.

Hayatta hiçbir şeyin kölesi olmamak için uğraştım. Kalemim güçlüydü fakat kalemin esiri olmak istemiyordum. Mimarlığı da sürekli yapmadım bu yüzden, genelde parasız kalınca veya kumarda şansım yaver gitmediğinde yapıyordum. İyice yorulmuştum eski bir apartmanın önündeki dörtlü merdivenin üçüncüsüne oturdum. Oldukça eskimiş olan deri ceketimin cebinden puromu çıkarıp tek hamlede yaktım. Derin bir nefes çektim. Artık insanlar beni aramıyor ve görüşmek istemiyordu. Eskiden insanlardan kaçardım şimdi ise insanlar benden kaçıyordu. İstenilmeyen bir moruktum kısacası. Moruklaştım demişken saçlarım beyazlaşmış, ön dişlerim dışında ağzımda diş kalmamış ve muhtemelen ciğerlerim de iyi durumda değildi. O sırada önümden bir adam ve elinden tuttuğu küçük bir kız çocuğu geçti. Onlara uzun uzun baktım. Benim çocuğum yoktu. Bu dünyaya çocuk getirmeyi oldukça bencil bir eylem olarak düşündüm hayatım boyunca. Zaten çocuğun olabilmesi için bizim ülkede önce evlenmen gerekiyor. Ben ise hiç evlenmemiştim. Beni seven ve isteyen kadınlar olmuştu ama sadece beraber yaşamıştık. Onlar da bana bir süre tahammül edebildi. Depresif ruh hâli içinde oluşum etrafımdakileri de etkiliyordu. En çok birlikte yaşadığım kadınları.

Aslında aşka inanıyor ama ondan kaçıyordum. Birinin beni sahiplenmesini istemiyordum ve onlardan kaçıyordum işimden, hobimden, kadınlardan. Bu kaçış gençken iyi hissettiriyor fakat yaşlılıkta çekilmiyormuş. Her şeyden kaçmak aslında hayattan kaçmakmış. Arkadaşım yok, işim yok, beni isteyen kadınlar yok. Eskiden ne kadar şanslıysam artık o kadar şansızım. Bu moruk adam hayatı güzel bir yerinden yakalamış fakat güzel kaybetmişti.