Beni pek kimseler bilmez.

Bilenler de emin olmaz var mıyım

ya da koskoca bir şaka mıyım.

Gereği pek yoktur ama

kendini tanıtmak adettendir.

İşte bu yüzden;

bir kere gün yüzü görmemiş Güngören,

ayağı kırık yılkı atı,

ücra köşedeki taksi zili,

dandik bir pansiyonun ikinci katı,

Bombay'ın en kalabalık sokağı,

saçma sapan bir zayiat,

yere düşen ilk kozalak,

gelmiş geçmiş en görkemli sirk ucubesi,

olmazlara inat,

rasyonalizme başkaldıran arabesk şarkı,

dilemma bağımlısı,

kıpkırmızı bir ipe mecbur olan cambaz,

okyanusun en ağlamaklı balinası,

Rezalet Tedariği Kurumu başkanı,

tüm dönüş seferlerinin kundakçısı,

anonim bir dert anlatıcısı,

narin bakan gözlerin doğrulttuğu bir tüfek,

meşrulaşamamış hisler bobini,

okunması yasak bir kitap,

söylenmesi yasak bir marşım ben.

Herkes ve hiç kimse olarak

tanınırım buralarda.

Bilenler bilmeyenlere anlatsın beni.

Ve desin ki,

"Unutma, sual cehenneme giriş biletidir."

Bütün isimlerimi,

boynu bükük mevcudiyetimi

ipe dizdim boncuk gibi.

İpe dizdim her şeyi

beni kendine kabul etmeyen

dünyanın namına!