Sevileni, hayata tutunmanı sağlayanı kaybetme korkun, ufacık bir açık bulduğunda tüm benliğini sarmaya başlar.

Hayata neden geldiğimi, neler katabileceğimi, neler katmam gerektiğini bulacağıma ve bir iz bırakmadan buradan göçmeyeceğime dair kendime söz verdiğimde henüz çocuktum. Bir saniyelik kısacık o an, o son ışığı görme anının kıyısından geçtikten, kahramanımın da o ışıktan sonsuzluğa gidişine şahit olduktan sonra yerleşti bu bilinç bana. Beraberinde karmakarışık bir sürü hisle birlikte beni ben yapan temel şeyler de bunlar oldu. Bu hisler yüzünden sevdiklerime inanılmaz bağlı bir psikopata dönüştüm. Hepsine karşı anaç duygular içindeyim. Mutlu olsunlar, sağlıklı olsunlar, şefkatten yoksun olmasınlar... daha nicelerini ve 'ben her zaman buradayım'ın verdiği o huzurlu hissi hep yaşasınlar istiyorum. Güzel şeyler istiyorum kendimce ama bunlar yüzünden karşımdaki insana istemsizce yüklediğim sorumluluğun ve zamanla onlara duymaya başladığım öfkenin de farkındayım. Bu da sevmenin öteki yüzü sanırım benim dünyamda. Yapmamalıyım... Kaybetme korkusunun beni ele geçirmesine izin vermemeliyim çünkü korkulan olacak. İste ya da isteme, bil ya da bilme, inan ya da inanma o gün geldiğinde ruhundan bir parçan daha kopup gidecek. Kaçtığınla elbet yüzleşeceksin Mavi, bir kez daha...


Senden kopup giden her parçan kayboldu sanma. Yeniden birlikte köklerimize tutunup büyüyeceğiz. Birlikte açmaya devam edeceğiz. Burada ya da sonsuzda...