Sen... sen sadece basit bir insansın. Normal biri gibi, belki de daha kötü koşullarda yaşayıp öleceksin. İnsanların inandığı ortak zaman biriminde maksimum seksen-doksan yıl yaşayacaksın. Öldükten sonra da yaklaşık yüz yıla unutulacaksın. Evet, sen busun. Her ne kadar inanmak istemesen de yok olmayacağına, olacaksın. Korkunun ecele faydası yok derler ya, onu tadacaksın işte; o an geldiğinde gelecek kaygılarını, hayallerini, birkaç saniyeliğine de olsa bırakacaksın. Belki de tek, gelecekte değil de kendi zaman diliminde yaşadığın anların o saniyelerden ibaret olacak.

Derin sessizliğe, kelimelerin veya herhangi bir canlının tanımlayamayacağı o bütünlükle birleşince sen artık olmayacaksın. İşte bu senin en büyük korkun. Önündeki sırlar perdesi... İşte sırf bu yüzden sonsuz cehennem azabı, sonlu bir hayattan iyi geliyor sana. Hazmedemiyorsun anlamsızlığı.

Sen busun Can. Milyarlarca soydaşınla aynı kadere mahkum, minik bir toz tanesi. Bunu kabullenmeni istiyorum senden. Hayat seni buraya getirerek acımasız davrandı. Lütfen yıkılmadığını göster ona.