karanlık çöktü, saat üç civarları.
zihnimin serinliğinde koşturuyorum,
üşümenin dört duvarı arası.
başımın mahpusuyla konuşuyorum:
“…hani şu mevsimler tanrının bir sanatı.
sözcüklere sığdırabilseydim renklerini,
belki sararmış günlerde okurlardı,
bahar kızların on sekizlikleri.”
zihnim uçsuzluğunda hapsolmuş,
fikrimin mahpusu cevaplıyor:
“…evren bile bağlanmışken zamanla,
sonsuz aşklardan bahsetme.
umudun belki yarışabilir çocuklarla
ama aşağı kalmaz cehaletin de.”
karanlık çökmüş, saat üç civarları.
zihnimdeki kendimle laflıyorum:
“…göçerken marinamın vapurları,
terk ettiği köpükleri seyrettim.
kulaklarımda zarif piyano fısıltıları,
dünyanın yabancısıdır dedim.
kalbimde şeytandan hisleri olan
birkaç parça ruhu kefenledim.”
karanlık çökmüş, saat üç civarları.
artık zihnimdeki adam suskun,
bense yorgunluktan durulmuşum.
karanlık yeryüzünde, saat üç civarları.
gecenin sükunetinde kaybolmuşum.