Ben, dikenine tekabüle düştüğümde

İlk demde kulaklarıma okunacak şiirdir


I. (Tartı)

Basitti, beklemezdim

Hatta zübdede, burası beyaz; bembeyaz bir mesken idi; şimdi, senden önce

Tek taraflı kumbaracılığımızın

Gökten nazikçe yağdırılışı vardı yüzümüze,

Bir işin adı varsa severdim, severdin

Mizânımız üç demde çaresiz yutkuntulu, basitti, beklemezdim

Utku tutuklu yekahenk sarıltıların alamet-i fârikası, bir hayli sarıltılıydı, ebed-im-iz

Şaşma,

Burası hâlâ beyaz bir meskendir, yalnız on iki çarklı bir kesitin

Vahdete kesememesidir


II. (Çare)

Gür ve usul sulasınlar demirden elimizi

Ki çatsın, kaş ortası alın dedikleri tırpan

Kırmızıya kestiğinde; sen ile beni

Bir elim hicrân, bir elim vuslat, aklım virân

Ok tutuşunca hizâma mütevazi

Gördük yüreğin rabbim ele tecellisini 

Ve İsa'nın Allah'ı yeryüzüne çekişini


III. (Davet)

Ey Siz Aşkân!


İnceliğini güllerden bir beyazın, tüyünü teşrifi bin yaprağının

Kelleler gibi aldım, gülleler gibi fırlattım

Elimde kalan za'ifâne ebabilde

Ket vurmaktır payitahtım, pansumanım yaramı büyütür

Kuş vurmaktır mükellefli, sıkıntısı icabetten pestili çıkarcasına taşa vurmaktır


Şimdi âh'lar hâ'ya teşekküldü, istilada zihnimdi, binbir ateşli peykan yağmıştı

Cinlenmişlerin sahrasında söndürmeye medet demiştik

Korkaklıklarımı densizleştirmeye, ve addetmeye medet

Susma, susma ey hünkâr demiştik


Diz çöktür kullarına, kainatı kırışıklarından ikiye yar, şimdi zaman denklemden kalkacak

Dolsun düzlüğüne kut'un, ey aşk!

Katran katran boğ, karanlığa zifrin çöksün, o zaman görünsün gece!

Biz mecnunun karalardaki duasıyız!


.

Hükmedin, ey aşikâr kutlar!

Rab nereye sığdırdıysa kırmızıları

Basarak çıkın yattığınız yerden


Aşkın tahtsızlığına diz çökmedikçe gürbem

Gördük, izmaritin tene tecellisini

Ayın ikiye birleştirilmesini

Sulasınlar, usul ve gür; sen ile beni

Yazık dahi değil, hiçbir değil, hep değil

YAZIK DAHİ DEĞİL, HİÇBİRİ DEĞİL,