İçimde yine bir şeyleri olduramamış olmanın hüznüyle yazıyorum. Anladım ki yaşanılması gereken her duyguyu o an yaşamak gerekiyormuş. İnsan kendi kendini kandırarak bir yere kadar gelebiliyormuş meğerse. Ben de o bir yere kadar dediğim yerde duruyorum tam şu anda. Bastırdığım tüm hayal kırıklıklarımı, kalp kırıklıklarımı, umutlarımı, hüzünlerimi, aşkımı yanıma alarak yazıyorum. Merak ediyorum bir insan başka bir insanı hem göklere çıkartıp hem yerin dibine nasıl sokabiliyor? Hem cennetteymiş hissini verip hem de cehennem azabını nasıl çektirebiliyor?

Bu aralar düşünmeden duramıyorum. Beynimin içi hep seninle dolu. Ayrı şehirlerdeyiz, arada yüzlerce kilometre var ama sanki yolda yürürken karşıma sen çıkacaksın gibi hissediyorum. Ya da otobüse yetişmeye çalışırken çarptığım adam sen olacaksın. İlk defa gittiğim bir yeri bulamadığımda "Pardon bakar mısınız?" diye adres sormak için omzundan dürttüğüm kişide senin yüzünü göreceğim. Takılıp düştüğümde beni yerden sen kaldıracaksın. Böyle mi olmasını istiyorum yoksa sadece bir hayalden mi ibaret ben de bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var seninle göz göze gelsem bile tüm dünya yüzüme tükürür ama ben sana son bir kez sarılmak isterdim. İşte bu denk gelişleri hayal etmek belki de bu yüzdendir. Keşkeler koleksiyonuma yaşayamadıklarımızı ekliyorum ve aynı zamanda yazıklar biriktiriyorum.

Ben isterdim ki sen beni sev. Ben isterdim ki kafamızı aynı gökyüzüne kaldırdığımızda farklı renkler görmeyelim. Aynı şarkının farklı cümlelerinde hüzünlenmeyelim, aynı kadehte farklı insanlara içerlemeyelim isterdim. Dünyanın farklı ülkeleri olmayalım biz seninle, farklı dilde aynı anlama gelen iki ayrı cümle olmayalım isterdim. Yol ayrımında farklı sapaklara sapmayalım, birbirinden alakasız iki renk olmayalım. Sen her su veren ele açan kolay çiçek ben de hazan olmayalım... Şimdi seni affedemeyecek kadar kırgınken hala sevmek canımı çok yakıyor. Keşke kızgın olsaydım dediğim o kadar çok gece oldu ki. Belki o zaman her şey daha kolay olurdu. Ama artık yollarımız apayrı biliyorum. Ne ben ne de sen döneriz birbirimize. Ne senin o kadar cesaretin var ne de benim o kadar gücüm. Biz artık birbirinin hayatında gelip gitmiş insanlar olarak kalacağız. Belki bir sahil kasabasından geçerken buruk bir gülümseme belki bir rakı kadehinde kahkaha olarak. Ayrı evlerde, farklı insanların yataklarında olacağız. Gözlerimizi sabahları farklı tavanlara açacağız. Askıda yanyana asılı olan montlarımıza birbirimizin kokusu sinmeyecek. Aynı bardaktan su içemeyeceğiz. Farklı hayatlarda sürükleneceğiz.  Ama hiçbir zaman bir arada olamayacağız.