Bilmeyecekler ruhumu


Bir sır gibi verdim elimi onlara

Bölüştüler, usluydular sokaklara dağılınca

Altın hisli şarkılar söylediler,

Şiddetli bir hırstan çekilir gibi beni aradılar

Alacalı, zengindiler ve gözleri öyleydi

Bir taşı keser gibi inceydi uzaklara bakarken


Oysa bilmediler kanımla yıldızlardan ve geceden geçtiğimi

Sınayanları oldu.

Sevgiden artanla beslendim, kaldım hayatta

Kovulmak kadar ezginlik çekti canım

Vicdanlarında uyudum sabahları görebilme pahasına

Yenisine çekti tanrı gibi gövdemi

Sevmek, sevmek, sevmek evet:

Birkaç kere mübalağa


Hayır, kökü benimle emsaldir bu mecnun ağaçların

Bir dostluğumuz vardı sudan temiz

Meydanları çıplak terk eden yiğitler,

Zulme mürekkep deviren divitler,

Ve biz rutubete kesilirdik karanlık zındanlarda


Bekledim denizlerden içeri

Konuştum duydular beni, ürperdiler hatta

Kahvehanelerden, yorgunluk barlarına kadar turuncu,

Ter yanağından sevgilinin bana kadar bir zehir,

Ve eksilmez bir rüzgar aldım koynuma

Yalnız ve tövbeliydim hangisine sorsam

Ya da kızıla keserdi gözlerim,

Ağlamak ve anlamaktan.


Isınmadım, yuva demedim ölüp düştüğüm yere

Bir öğürtü gibi iştah kesen hayatlardan,

Kanımı içmek isteyen öfkelere geçmedim.

İçmedim sevgilinin boynundan kan şarabını

Gıcırdadı dişleri, etimi kopardı 

Ellerimi istedi, avuçlarımı

Vermedim.


Kimseler anlamayacak ruhumdan

Ateşler örttüm izlerime gelmesinler

İşaretsiz, sahipsiz bıraktım onu

Yenilgilere verdim alları yanına kalsın


Toprak, salâ ve pencere tılsımı yüzümde

Kuyularım ve dudaklarım insan doyuruyor evvelinden

Kopsun da 

Kalsın ruhum gibi yokuş aşağı

Beni başından alsın.


Şimdi ölmemek için onlar, yaşamak için ben,

Kavgalar ediyoruz sevgilinin yüzünde

Savaşlar kıskanıyor meydanlarımı

Kaçıyorum bilseler böyle ürkmezler diyorum

Yazgı mı bu, bir küstah oyunu mu?

Ayı bile alıp gidiyor sevgili

Gecenin ziftine kalıyorum.


Şimdi ölmemek için ben nihayet,

Bir kendim yaratıyorum.


Bilmeyecekler.




Fotoğraf: Sezin Hasgüler