Karanlık belki biraz koyu halkalı
Kimsesiz bir kanepe
Yolcusunu bekler
Orada oturan seni hatırlar
ona ulaşan yolda kalır
ölüler telaşsız
bedenlerimiz onun gölgesinde
istisna,
yok artık bu kentte
bir öfke
bir demet merhum
Kimsesiz bir kanepe
Kimsesiz ceketsiz yüzler
matem sırası kelebeklerde
öyle hızlı gelirdi
mutlu sabahlar
bu evlere
Kimsesiz şehrin öteki yüzü
öylece bıraktım ben ruhumu
iki oda bir salon
iki kişilik saadet!
güney cephesinde
Vakti vardı oysa yola çıkmanın
Hep yenildiğimizle mi doyduk
Sevinçlerimizi asarlar her sabaha karşı
Derim ki;
Ümit yok sevmeye yarınları
Kimsesiz kanepe bunun için vardır
Orada oturan geçmişi hatırlar
Ferahlığı yanıltıcıdır
Kimsesiz kanepe bunun için vardır
Ona ulaşan yolda kalmıştır
Türlü cinayetlere gebe
beklentilerimiz
Nezaret kadar sakin
avuçlarımızda eski izler
yaşanmamış mektuplardan
akan gözyaşlarımız
pencerelerden sızan
o eski telaşlarımız
kimsesiz bir kanepede
son bulacak
kemirgen rahatlığımız
Garlarda tren yolcuları
kimsesiz kanepeye ulaşmaya çalışırlar
Hep mi balık pullu alınları
Valizleri utangaç bir yengeç..
Bakışları sessiz bir çalar saat
Belli ki geç kalınmış
Kimsesiz kanepeyi bir tepenin ardına koymuşlar
Oraya ulaşan matemini hatırlar
Ona oturan yolda kalmıştır
Şimdi,
Yollarda insanlar
Kimsesiz kanepeyi arıyorlar
Bozkırda, vadilerde, dağlarda
Yolcular
Yola çıkmak için bekleyenler
Korkanlar, susanlar, çok uzağa bakanlar
Kaldırımlarda fısıldaşan acılar
Sokak lambalarına asılmış gölgeler
Yapayalnız kalmış buklelerimiz...
Kimsesiz kanepeyi soruyorlar
Ama bilmiyorlar
Kimsesiz kanepe bunun için vardır
Ona oturan son kez bir şeyler hatırlar
Ona ulaşan yolda kalmıştır.