Masumiyet bir aynadır, kırıldığı yerden ışık sızar,

Bir kez çatlayınca ne yapsan yamamazsın...

Gözlerin sahte bir hüzünle giyinir,

Sözcüklerin, duvarlara çarpan yankılar gibi boş.

Bilirim; ruhun yıkık sokaklarda gezinir,

Düşlerinde kirli bir el iz bırakmış.

Bir vakit gökyüzüne dokunmuşsun belki,

Ama şimdi ellerin toz, gözlerin duman.

Tiksinti değil bu, anlamaktan kaçış belki,

Çünkü bakmak, karanlığa bulaşmak demek.

Yalanların gölgesinde ezilen bir çiçek gibi,

Her seferinde yeniden soluyorum seni.

Senden tiksiniyorum artık, kirin ellerime bulaştı,

Her dokunduğumda ruhumda bir leke daha kaldı.

Bir günahsız sevse seni, ışığını görecek mi?

Yoksa karanlığında kaybolacak mı

Her şey?

Bilmiyorum... ve bilmek istemiyorum artık.

Masum olmayan bir insanı sevmek kendini boğmak gibi.

Şimdi senden uzak bir rüzgarın peşindeyim,

Kirlenmiş yüzler unutulsun diye,

Ama ne zaman dönsem bir aynaya,

O karanlık gölgeleri hep yüzümde buluyorum.