Sana seslenişlerim eflatun bir girdabın içinde dönüp durur.

Gökyüzüm koca bir kısır döngüdür,

yalnızca fırtınasındaki şiddeti beni susturur.

Sen en kanlı kabuslarımın perde arkasısın.

Bu haklı isyanlarımın dilini kesme arzusundasın.

Biliyorum, benim peşimi hiç bırakmayacaksın.


Bazı kelimeleri defalarca tekrarlıyorum içimde.

Kalbimin sağduyusu seninle kapandı şimdilerde.

Gün batımının hazin gülümsemesiyle,

Karanlığın dolunaya olan özlemi gibi

Ne kadar kabullenemesem de uzaksın bana, sahi.

Belki günlerce susarım penceremin önünde,

Belki gecelerce ağlarım hıçkırıklarımın mabedinde,

Ömrümün sonuna dek gelmeyeceğini bile bile.


Rüzgarların ablukasında uçuşan kırmızı bir kurdele gibiyim.

Akıp gidiyorum zamansız bir yolculuğa.

Şimdi kollarımda dehşet verici bir sızı var

Lekeli yağmurlar istila ediyor yıpranmış derilerimi,

Yırtılırcasına kopuyor boğazımdan bir vahşetin kanlı sesi,

Canlanıyor göz bebeklerimde o kanlı sesin sureti.

Gittikçe değerini yitiriyor aklımın cennet bahçeleri.


Kim bu bahçeye bedel ödemeden girer ki?

Sen onca günahınla cehenneme düşürdün bizi.


Biliyorum asla sonu gelmeyecek.

Başım yüzeye her çıktığında kader beni tekrar suya gömecek.

Peki kim önce pes edecek?