dışarıda usulca yağan yağmuru

dinlerken

yine geldin aklıma

kucağımda uyuyakaldığın

yağmurlu gece

canlandı gözümde

 

seni izlemek sanattı benim için

yanaklarına gölge düşüren

kirpiklerini saymıştım o gece

nefes alıp verişini dinlemiştim

müzik niyetine

sen en güzel notaydın ruhuma

 

zaman dursaydı keşke o an

sonsuza kadar bu şekilde kalsaydık

huzurlu

hiç olmadığımız kadar

çünkü uyanınca

yine

bir hafta ömrün kaldığı gelecekti

aklına

ağlamamak için sıktığın

gözlerinin

içi gülsün isterdim sevgilim

olmadı...

 

parmağını bastırıp

çocukça güldüğün

gamzem çıkmadı sen gittiğinden beri

seni gamzemde yaşatmak isterdim sevgilim

 

gidişinin 44. günü

belki de daha fazla

zaman anlamını kaybetti

sayamadım senden sonra

 

suluyorum her gün çiçeklerini

tembihlediğin gibi

ama senin gibi

konuşamıyorum onlarla

affet beni sevgilim

 

okşuyorum hera'nın başını

o da üzgün,

en sevdiği oyuncak kenarda kaldı

sen gittin gideli

seni arıyor odalarda

her kapı çaldığında

sen geldin sanıyor

benim gibi

sanki her an çıkıp gelecekmişsin gibi

sıkı sıkı sarılacakmışız da

ezberime aldığım kokunu

doya doya

içime çekecekmişim gibi

 

gidişini hala idrak edemeyen

beynim

bir gülüşüne hasret

gözlerim

seni deli gibi isteyen

bedenimle

sensiz yaşamaya çabalayan

bir ben

bıraktın ardında.