Canım bir zaman öyle çok yandı ki. Okyanusları içsem içimdeki yangın geçer sandım ama ben içtikçe tuzu daha çok kavurdu. Sonra merhem diye neyi alıp sürdüysem en çok o yaraladı. Şiirler de içimi rahatlatmadı, şarkılar da. Bileyim dedim, bilmek yaraladı. Anlayayım dedim, anlamak yaraladı. Bilmedim, anlamadım, bu defa çaresiz kaldım. Bildiğimi unutmak, bilmediğimi öğrenmek için çabalayıp durdum. Öğrendiğime pişman olacağımı bile bile hem de. Hem de yeniden unutmak isteyeceğimi bile bile. Günler bir kısır döngü halinde böyle sürüp gitti. Tek bildiğim şey çaresizliğim oldu. Tek hissettiğim acıdan uyuşmuş bedenim... Cümlenin başında "Canım bir zaman öyle çok yandı ki" demişim, yalan. Canımı her zaman öyle çok yaktı ki.