Bir girdap var kafamın içinde döner durur. Ansızın savurur odağımı. Bir kısrak koşar kafamın içinde kendini yitirmiş, hoyratça gezinir. Deli dalgalar var, sığ sular, başlayangıcı olan yollar ve yollardan uzanan çoktan biraz fazla yollar takip eder. Bu karmaşanın içinde gürültüler var ansızın bedenime yansır, kulaklarıma dolar, avazım çıktığınca duyulsun isterim. Kafamın içinde mezarlıklar var, kendisini göstermek isteyen çıtı pıtı giyinmiş kız gibi durur.

Soluklarım daha yavaş, göz kapaklarım düşük, ansızlıkları kovalar hayallerim. Hiç beklemediğim anda gelen bir huzura o kadar yabancılaşmışım ki bir olmayı bırakmış bedenim. Her uzvum farklı hislerde, parmak uçlarımın biri sıcakken diğeri uyuşuk, soğuk. O kadar sakin ki soluklarım, kasırganın ortası gibi.

Ben kendi içimde evrene ait olmanın telaşındayken bu insanların nasıl bu kadar umarsız olduğuna kurulmuşum. Sanki onların zihninde bir bebeğinkinde olandan bir fazlası var. Solukları hızlı insanların dertleri yakın zamana odaklı gördüğüm kadarıyla. Solukları yavaş insanlarınsa sonsuzluk kadar uzak.