Her gün yeniden doğuyoruz. Güneşin doğuşuyla uyanıyor içimizde gün. Bir günaydına tutunuyor. Kahvaltının mutluluğuyla karnımızı doyuruyoruz. Belki her gün aynı seramoniyi yaşıyor, aynı eylemleri tek tek gerçekleştiriyoruz. Kimi zaman ne sıkıcı kelimesi geçiyor içimizden. Hep aynı kısır döngü içinde yuvarlanıp gittiğin. Diye diye bir bakıyorsun, gün bitmiş. Her gün aynı düşünceler zihninden geçip gitmiş. Yarının ve bir sonraki yarının telaşına düşüp günün içinde unutulup gitmişsin.

Dönüp aynaya baktığın an fark ediyorsun şimdinin kıymetini, o da geç kalmadıysan. İçinin kıyısında hiç dinlenmemiş, sevmemiş, yalnızca sayılarla yaşayan bir insan olmuş çıkmışsın. Bunu kendine baktığında anlıyorsun. Hep kaçıp saklandığın kendinden. Bugunü, anı yaşamak, farkına varmak yerine yarından medet umarak. Erteleyiş daha kolay gelmiş belki gözüne. Belki de yok saymak en kestirme çare. Bir şarkıda, bir kitabın sayfasında ve belki de bir kelimede denk geleceksin yine kendine. Kendini hatırlatacak bir dize bulduğunda evet ya diyeceksin. Ben bunu düşünmüştüm, böyle hissetmiştim, duymuştum gibi çokça şey söyleyeceksin. Şimdi ben de sana söylüyorum. Bir yerlerde unuttuğun senden bir şeyler varsa yarına sayıp dökerek değil, bugünden çık yola. İçinin kıyısında bir kitap arasına denk gelirsen orada dur bekle. Sen oradasın. Ve yeniden doğacaksın...