Kalınca bir kitabın son sayfasındayım. Ölümler görmüşüm, ağıt yakan kadınlar. Acının kolu bacağı kanattığını görmüşüm. El kadar bebeklerin öldüğünü. Yağmurlar görmüşüm. Bazısı dans etmelik bazısı bereket bazısı da bir köşeye sığındırmış beni. Büyük laflarım bir damlacık suya delikler arar olmuş. Soğuklar görmüşüm yazın ortasında akdenizde donmuş kalpler. Hikayeyi kurttan kuzudan çobandan tanrından ve aydan dinlemişim. Aşkı okumuşum o sayfalarda. İhtirası, tutkuyu. Bir gülüşü görmek için bin gece ağlayan adamlar, bir göz yaşını silmek için binlerce kez asılsız gülen kadınlar. Işıklar görmüşüm. Kuzeyin bir ucunda, titrek bir mumun son nefesinde, caddenin en işlek yerinde, fikirlerde ışıklar. Nasihatlar duymuşum kitaptan. Binlerce kural binlerce inanç. Aldığı nefesi bile başkasıyla paylaşmak için derin çekmeyenlerin yanında bir bardak su için okyanusu yutanlarla bir dünyada ahlak. Tek tanrı hangi birine yetecek bunca kötülüğün diye sormuşum. Sorular cevaplar çıkmaz sokaklar ve yeni ufuklar görmüşüm kitapta. Son sayfaya gelip kapağı kapatınca anlamışım ama. Tersen okumuşum bunca zaman. Ancak daha başa dönebilmişim. Takip edememişim ne zamanı ne kelimeleri. Anlamadıkça uydurmuşum, bildiğimi sanarken kandırmış, kanarken sanatkâr olmuşum.