Soğuk terler içinde

uyanıyorum

her sabah.

Her sabah,

beni her daim eksik hissettiren

hayatın soluğunda

vicdan azabı gibi sıcak

güneşin altında geziniyorum.

Kimi deniz manzarasına,

bense bir kaos masalına

aralıyorum perdelerimi.

Ve biliyorum,

en değerlisini verdiğimi

bonkörce,

mecburen.

Bir erkeğin ve bir kadının

hayatlarının gerisinde

verebileceği en değerli şeyi.

Bunu yaparken bulduğumda

kendimi,

gururdan öte.

Hüzünleniyorum başka bir şansımızın olmadığına.

Toprağıma,

kederli ellerimle,

ekiyorum pişmanlıklarımı.

Ve feda ediyorum renklerimi.

Güzel bir veda için.

Bu kıyamet tablosuna.